Yazmak sevdası
Düzenli yazı yazanlar bilir, her hafta bir malzeme bulmak zordur.
Yazacağınız konuyu seçtiyseniz zaten işin yarısını bitirmişsiniz demektir.
Sonra ele alacağınız konuda neleri vurgulamanız gerektiğini belirlemeniz gerekir.
Yazınızın ana fikri okuyucunun ilgisini çekmeli, bir noktadan okuyucuyu yakalamalıdır.
Anlatım bozukluğu, yazım noktalama hatası, dizgisel yanlışlıklar yazının tadını tuzunu kaçırıverir, buna özen göstermelisiniz.
Deyimleri ve atasözlerini anlamına uygun kullanmalısınız.
Zengin bir halk kültürü birikiminiz varsa işiniz kolay, yeri geldikçe bunları yazınıza serpiştiriverirsiniz.
Mantık akışına özen göstermelisiniz bir de.
Anlatımdaki kopukluklar en akıcı yazının bile etkisini yerle bir eder.
Unutmayın; yazmak, harflerin sessiz matematiğidir.
Her şey tastamam olsa da bir de okuyucu tarafından bakarsınız en sonunda.
Bütün kelimeleri verseniz bile kurallı bir cümle kuramayacak evsaftaki kâri yazınızı beğenmeyebilir.
“Bunu ben de yazardım, yazı mı şimdi bu…” dudak bükmelerini düşünür, yazınızı bir kez daha bir kez daha okursunuz.
Maazallah eleştiriverirler, daha da fenası okumayı bırakabilirler.
Bu kaygı yazınızı farklı gözlerle değerlendirip daha eleştirel değerlendirmenizi sağlar.
Sanıldığının aksine bir yazı doğal ve rahat bir şekilde ortaya çıkmaz.
Temiz ve açık bir cümle asla bir rastlantı ürünü değildir.
Nadiren ilk denemede yakalarsınız.
Yazmanın zor olduğunu düşünüyorsanız bunun nedeni yazmanın zor olmasıdır.
Yazmak güçlü bir araç.
Deneyimlerimizin derinliklerini keşfettiğimiz zaman duygularımızı ifade etmek için yazıyı bir araç olarak kullanırız.
Siz de önünüze kalbiniz kadar temiz ve bomboş bir sayfa açın.
Olumlu ya da olumsuz, sahip olduğunuz tüm içsel konuşmalarınızı, endişelerinizi, korkularınızı, sevginizi, umutlarınızı önünüzdeki bu beyaz hazineye hapsedebilirsiniz.
Yazınız sizi yargılamaz ya da fikirlerinizi düzeltmek için bir çaba sarf etmez.
Düşüncelerinizi, duygularınızı kelimelere dökerek somutlaştırmak, farklı bir bakış açısı kazanmanıza yardımcı olur.
Yazarak, zihninizin gizli saklı her köşesinde gezinebilirsiniz.
Orada karşılaştıklarınıza kendiniz bile inanamayacaksınız.
Daha da önemlisi kendiniz için yazın; okur ne der, beğenir mi beğenmez mi düşüncesi sizi kelimeler diyarında özgürce süzülmekten alıkoyar.
Yazmak tutkusunu “Son Kuşlar” adlı eserinde şöyle ifade eder Sait Faik:
“Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da bir hırstan başka ne idi? Burada namuslu insanlar arasında sakin ölümü bekleyecektim. Hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım. Oturdum. Adanın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım.”
Yazmak sevdanız rast gele…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.