Yırtılan Tüfekçi Bekirin yakası
Tartışma demokratik ülkelerde olur. Konu, önce üniversitelerde, sendikalarda, meslek örgütlerinde, sivil toplum kuruluşlarında tartışılır sonra, halkoyuna sunulur, halkın (çoğunluğun) verdiği karar doğrultusunda yasalaşır...
Bu gün Türkiye'de tam aksine, kararların alınma aşamasında farklı düşüncelere yer verilmemekte, farklı görüşlere itibar edilmemekte, bizlere de iş bittikten sonra televizyon kanallarında tartışıp, gazete köşelerinde yazmak düşmektedir...
Cumhuriyet düşmanlarınca nihai hedef 2023'tür. 2023 tarihi cumhuriyet düşmanlarınca, laik, sosyal hukuk devletinin yıkılıp, BOP Projesi doğrultusunda federe İslam devletinin inşa tarihidir. Ancak; hükümet büyük bir çıkmaz içindedir.
İçerde; İşsizlik, yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar, baskı, hayat pahalılığı, kaynamayan tencereler hoşnutsuzluğu artırmakta, besleme basın aracılığı ile yapılan şovlar, atılan ses bombaları etkisini yitirmekte, gerçek dünya ile sanal gelişmişliğin çelişkisi kendi tabanında bile artık sorgulanmakta, belli bir azınlığın görkemli yaşantısı, israf anlayışı toplumsal patlamalara zemin hazırlamaktadır...
Şurası iyi bilinmelidir ki;
Cumhuriyetçilerin, Atatürk'çülerin, Ayasofya ile Ayasofya'da kılınacak namaz ile ilgili, bir sorunu yoktur. Ki, 1936 yılında önderimiz Atatürk tarafından Ayasofya;
*Ayasofya Kebir Cami Şerif*i olarak tapuya tescil ettirilip *Ebulfeth Sultan Mehmet Vakfına* bağışlanmıştır...
1994 yılından bu yana Ayasofya, atanmış bir imamı ile burada ibadet etmek isteyenlerin ibadetlerine açıktır.
Biz cumhuriyetten yana, Atatürk'ten yana olan, insanları, siyaset üstü olması gereken bu tip konuların iç politikaya alet edilmesi yaralayıp üzmektedir...
Meselenin temelinde yatan, Türkiye cumhuriyeti toprakları üzerinde, 2023'te bop desteğiyle kurulması planlanan federe İslam devletine hazırlıktır. Cumhuriyetle, Atatürk’le hesaplaşmak, insanları ayrıştırıp kutuplaştırarak çatıştırıp bir baskın seçimle konumun güçlendirilme çabalarıdır. Ayrıca, 2023 için cumhuriyetin temellerinden bir tuğlanın daha sökülüp alınmasıdır.
Ayasofya konusunda gerçeklerin saptırılarak Atatürk'ün bile, ihanetle suçlanması kendi anketlerinde bile durumun vahametinin bir göstergesidir...
Atatürk gibi korkusuz, bilgili donanımlı, hesap kitap adamı, büyük bir asker, büyük bir diplomasi uzmanı dünya liderinin Ayasofya konusunda aldığı kararın dün olduğu gibi bu gün de arkasındayız. Doğru olduğuna ülke yararına olduğuna inanıyoruz... biz Atatürkçüler mesnetsiz “İhanet” suçlamasını da kabul etmiyoruz...
Ruhun şad olsun!
Fatih Sultan Mehmet Han: Ayasofya gibi bir dünya mirasını İstanbul'a ülkemize, dünyaya armağan ettin.
Ruhun şad olsun Atatürk: Abdülhamid'in işgalle İngilizlere verdiği bu dünya mirası Ayasofya'yı İngiliz işgalinden kurtararak, bizlere İstanbul’a, Türkiye’ye yeniden kazandırdın.
Dünya mirası olarak ayakta kalması için bütçeden her yıl büyük ölçüde ödenek ayırdın.
Her şeyiyle dışa bağımlı bir yönetimin sırf içerde şov uğruna dış ülkeleri, dış kamuoyunu karşısına alması onun cesaretinden, ulusal politika izlediğinden değil, son kozlarını oynasındandır.
Alınan bu kararın yansımaları kısa bir süre sonra yurt dışında yaşayan insanlara da olumsuz olarak yansıyacak gene; *yırtılan Tüfekçi Bekirin yakası!* olacaktır.
Saygılarımla...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.