İki cihana sığmamak
Gazetelerin okunacak kısmı kalmadı sanki. Satın alan da yok zaten. Sosyal medyadan takip ediliyor. Her gazete aldığımda ölüm ilanlarına bakarım. Tanıdık birisi var mı diye. Uzun şeceresi yazılır genellikle. Mezar taşlarına CV’sini yazanlar da olur ya onun gibi.
Şair Nesimi bir şiirinde “Bende vardır iki cihan, ben bir cihana sığmazam” der. Hem iki cihanın sahibi olacaksın hem de birisine dahi sığmayacaksın. Azerbaycanlı kardeşlerimiz de vefat eden insana “dünyasını değişti” derler. “Vefat etti, öldü” demezler. Hala yaşıyor ancak bir şehirden diğerine gitmek gibi dünyasını öbür tarafa giderek değiştirdi derler. “Ölmek kaderde var, lakin vatandan ayrılması zor” diyen şair de kadere inancı gereği nasıl olsa herkesin başına gelecek. Belki bu gün belki yarın. Sırayla olacak. “Gençti neden erken oldu” demek Yaratan’a isyan anlamına geleceği için söylenmemelidir.
Sessiz Gemi isimli eserinde Yahya Kemal, gidenler gelmiyor, demek ki yerlerinden memnunlar ki gelmiyorlar. Oradan haber alınamayışı da merakı artırıyor. Hatta günümüz teknolojisiyle cepten arasanız ya “ulaşılamıyor” diyecek veya “kullanılmıyor” diyecek. ”Meşgul çalmayacak asla. Ötelerden haber var mı, kimler nasıllar? diye de sorulamıyor. Çünkü sessiz sedasız gittiler. Onların gidişinde “ne mendil sallandı ne de bir kol”. Orada da ne güzel anlaşıyorlar (!) Ne kavga var ne de gürültü işitiliyor ne patırtı.
On iki kişilik kocaman siniden oluşan aile soframızdan daha önce iki eksik olmuştu. Şimdi yeni bir eksik meydana geldi. Takım eksildi. Sofrada bir gedik açıldı. Sonumuz hayrola. Sofrada yer vardı. Ama cihana sığmamış deme ki. Emekli eğitimci kardeşim dünyasını değiştirdi. Ötelere gitti. O haber alınamayan, bunu memnuniyetlerine yorumladığımız sessizliğin hakim olduğu, herkesin sırasıyla gideceği yere gitti. İlk gün yeni geleni tanıyan tanımayan “hoş geldin” diyerek kabul ettiler. Sonrasına rivayet muhtelif. Bu sebeple bilemiyoruz. On kardeşten bir eksildi. Takım bozuldu. Allah sonumuzu hayreylesin.
Her ayrılık bir acı verir. Lakin gidip de gelmeyenlerin gelmeyecek olanların ayrılığı elbette zor ve en acı. İnsan neye alışmaz ki! Sorumluluğu dağlara verip kaldıramayacağını söyleyip kabul etmemesinden sonra küçücük varlığı ile kabul eden insanın acılara katlanmasını neye yorarsanız yorunuz. Fuzuli “insan yek katre dem hezar hun est” der. Yani insan bir damla kandan yaratılmış, binlerce üzüntü kederden ibaret bir varlık. Yaşadığımız yılların sadece dörtte birinde güleriz. Ancak üzüntüler kederler çok olmasına rağmen insan az olan günleri hatırlar.
Evet maalesef bir eksildik. Allah rahmet eylesin. Cennet mekan olsun. Biz de gideceğiz beklesin. Sadece zamanını bilemiyoruz. Rahmet diliyorum. Affetmesi çok Yaradan, affeder inşallah!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.