Sefer Aşır Eraslan

Sefer Aşır Eraslan

Adaylar ve adaylıklar

Adaylar ve adaylıklar

Seçim yaklaştıkça bazı partilerin adayları netleşip çalışmalara bir adım önde başlarlarken bazıları hala ittifak görüşmelerindedir. Bazı ittifak olmadan şehir bazında aday çıkarmam veya ortak adayı destekleme çalışmaları da varken elbette kazanılması kolay olacak parti ve o partinin kalesi durumundaki yerde aday belirlemek de uzayıp gitmektedir. Bu konuda en karmaşık olanlar varken sinsice bekleyip “kütük kapma” sinsiliği içerisinde olanlar da vardır.

İzmir adaylarına gelince: İktidar partisi adayını önceden belirledi. Avukat olan, yıllarca bu şehirde avukatlık yapmış olan bir aday açıklandı. Üç dönem yani 12 yıl milletvekili olduğunu ayrıca parti üst kademesinde bulunduğunu açıklıyor. O’nun adaylığına ittifak ortağı küçük partinin lideri çok sevmiş olmalı ki "dağın sıcaklığı, tuncu eritecek" diye mantıksız, ipe sapa gelmeyen bir manicinin söyleyeceği sözü söylüyor. Oysa dağ soğuk olur. Adayın kendisi de soy isminden ilham alarak “Dağ’dan taştan oy alırım” diyormuş.

Oysa söylenen “Bay Dağ ile bayan Dağ’dan başka kimseden oy alır mı bilinmez” denilmektedir. Heyecanlı ve masraflı bir girişle başladı işe. Klipler şarkılar görelim daha neler neler… Sayın Dağ bu defa kazanamazsa bir daha ne parti ne kendisi mahalli seçimde kazanamaz İzmir’i. Çünkü “Kemal Kılıçdaroğlu’nun alevi ve Kürt seçmenin oy vermemesini” telkin ettiği söyleniyor. Zaten geriye başka bir şey kalmıyor. İzmir’deki en kalabalık dış göçün kaynağı olan Mardinli bir hanım vekili de Konak adayı yaptılar… Sevilen, çalışkan, kendine güvenen bu hanıma da başarılar dilerim. Kazanacağını tahmin ederim.

Rakip adayın belli olmamasına gelince. Genel başkanlık yarışında İzmir kongresinde Sayın Özgür Özel konuşma yaparken Kılıçdaroğlu ve Tunç Soyer taraftarları konuşturmadılar. Kavgada sandalye ayakkabı her şey havada uçuştu. Zaten “dış mihrakları harekete geçirip adaylığı koparmaya çalıştığı” da ortalıkta dolaşmaktadır. AB heyetine “biz Türkiye gibi değiliz, biz farklıyız bizi özel olarak alınız AB’ye” dediği de dolaşan iddialar arasındadır. Başarısızlığı en militan solcuların dahi dilindedir. Başarısızlıktan ziyade dışarıyla muhabbeti aday olamaması için yeterli sebep olsa gerek.

Ankara’ya gelince… Ankara adayları, bilinen adaylar. Çok defa aday olmuş çok defa kazanmış adaylar. İkisinin de aynı fikrin mensubu olması dolaysıyla üçüncüyü çıkaran akıl(!) bir solcuyu tercih etmiştir. Burada iktidar partisinin aday bulamayıp, yıllardır kendini unutturmaya çalışan birisini aday yaptı. Demek ki aday bulmakta zorlanıyorlar ki buna mecbur kaldılar.

Keçiören’deki teleferik ve yerinden sökülmesi dikilmesinde masraflı olan kulenin yeniden büyük masraflarla devam etmekte olduğunu işitiyoruz. Sadece bu masraf, savurganlığın ne kadar ileri derecede olduğunu göstermektedir. Hakkındaki kaset olayı bir ahlaksızlık olayıdır. Belden aşağı vurma olayıdır. Bu arada Altındağ’ın abide başkanı, süper bir başkan kaliteli bir insan mükemmel bir devlet adamı olan başkanın yeniden aday gösterilmesi olumlu bir gelişme. Çünkü Hamamönü’nü eski haline getiren, daha pek çok güzel işin faili olan başkanı inşallah yeniden başta görürüz. Başkanın bir dönem uzaklaşması bir kayıp olsa gerek. Göreceğiz ne anlama geldiğini.

Diğer adayın pek bir olumsuzluğu gözükmüyor. Partisinin “kendi adamlarıyla çalışıyor” şikayetinden başka eleştiri işitmedik. Polemiklerden uzak, uzatılan havuçtan uzak akıllıca bir dönemi geride bıraktı. İlk seçildiği günlerde “aşırı solun militanlarını iş başına getiriyor” şikayetlerinin de yalan olduğu partisinin bu sızlanmalarından ortaya çıkıyor.

İstanbul adaylarına gelince… Hiç tanımadığımız şimdiki başkanın yanlışlarını biliyoruz. Cumhurbaşkanlığı aşkı da aşikar. Bu uğurda zıplaması, yabancı elçilerle görüşmesi filan adına yazılabilen olumsuzluklardır. İş yapmış yapmamış bunlar orada yaşayanların takdiridir. Paris’te bir kaçağın mezarında gözyaşı dökmesinden camide cenazede Kur’an okumaya kadar savrulan kişiliği de malumdur. En mühimi de Kılıçdaroğlu’nu uzaklaştıracak hareketi başlatmasıdır. Yoksa korkudan kimse kafasını kaldırmaya cesaret edemiyordu. Onca engellemelere rağmen kötü de çalışmadığı söylenebilir. Herhalde en büyük pişmanlığı da malumdur.

Murat Kurum Bey’e gelince Anadolu’nun saf çocuğu Murat Kurum. Orman yangınlarından sonra Muğla’da yapılan bir programdan sonra kurdele kesimi sırasında Sayın Erdoğan’dan sonra Kültür ve Turizm Bakanı vardı. Onun yanında da Murat Kurum duruyordu. Kültür ve Turizm Bakanı'nın hanım bir büyük hava ile gelip Murat Bey'i iteleyip araya girmesi Bakan Bey'in onun arkasında kalması beni rencide etti.

Murat Bey bozulduğunu belli etmedi ama görüntü hoş değildi. Sayın Cumhurbaşkanı farkında olsa buna izin vermezdi diye düşündüm o zaman. İşte Konya doğumlu Murat Kurum böylesine saf bir Anadolu çocuğu. “Saf” derken elbette olumlu anlamda. Serdengeçti, bölgeleri ve insanları anlatırken Karadeniz ve Doğu halkı hakkında pek de olumlu sayılmayacak tespitlerde bulunur. İç Anadolu (coğrafi bölge olmadan memleketin içi) insanı için de “saf, temiz, pak, ahlaklı, dost, güvenilir, garip” insanların yaşadığı yer” diye tarif eder. Onların yaşadıkları evlere dışardan bakınca yıkık dökük sıvası yer yer dökülmüş ama evin iç saraylardan bir saray odası kadar güzel” diye belirtir. İşte Murat Kurum bu saflıkta bu güzellikte bir insan. Devlet de arkasında olunca sonuca yakın aday olarak düşünüyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sefer Aşır Eraslan Arşivi