Dumlupınar fâciası
Çanakkale Boğazı Nâra Burnu açıklarında batan ve ve son sözleri de “Vatan sağ olsun” olan Dumlupınar denizaltısındaki 81 denizci şehidimizin manevî şahsında tüm deniz şehitlerimizi saygı, minnet ve rahmetle yâd ederiz.
GİRİŞ
Türk denizcilik tarihinin en büyük deniz facialarından biri Dumlupınar denizaltısının 4 Nisan 1953 tarihinde içindeki mürettebatın büyük bir kısmıyla Çanakkale Boğazı’nda batmasıdır. Bahse konu tarih aynı zamanda Deniz Şehitlerini Anma Günü olarak anılmaktadır.
DUMLUPINAR’IN, NABOLAND İLE ÇARPIŞMASI
Dumlupınar denizaltısı Marshall Yardımı çerçevesinde 1948 yılında ABD’den alınan “filo” tipi dört denizaltıdan biridir. Dumlupınar denizaltısı donanmaya katılışından sonra çeşitli tatbikatlarda büyük başarılar elde etmiştir. Kazadan önce de 1 Nisan 1953 gecesi I. İnönü Denizaltısı ile birlikte, NATO Deniz Kuvvetlerinin Akdeniz’de yaptıkları “Blue Sea I” (Mavi Deniz I) Tatbikatına katılmıştır. Dumlupınar, tatbikâtın ardından Gölcük’teki üssüne geri dönmek üzere yola çıkar. 3-4 Nisan gecesi Çanakkale Boğazı’na giriş yapar.
Bu esnâda hava sislidir. Nâra Burnu’nun yarım mil açığında Bnb. ÇELEBİOĞLU komutasında seyir hâlinde olan 95 metre uzunluğundaki Dumlupınar Nâra Burnu açıklarında Akbaş fenerinden yarım mil açıkta seyrederek İstanbul yönünden gelen ve Kaptanlığını Oscar LORENTZON’un yaptığı İsveç bandıralı Naboland şilebi ile karşılaşır. Vardiya Amiri Üstğm. Hasan YUMUK “sancak (sağa) 15” manevrâ emri vererek gelen gemiden sakınma manevrâsı yapmak ister. O esnâda köprü üstüne çıkan gemi komutanı Bnb. Serdar ÇELEBİOĞLU ise ilerideki Nâra sığlığından endişelenerek komutayı devralır ve “iskele alabanda” (sola manevrâ) emri verir. Bu emir Naboland ile çarpışma demektir. Daha sonra da “tornistan” (geminin pervanelerini ters döndürerek geri gitmesi) emri verir. Bu çelişkili emirlerin üzerinden çok geçmeden Naboland saat 02.15’te Dumlupınar’ın sancak (sağ taraf) baş omuzluğuna çarpar ve üzerinden geçer. Açılan yaradan hücum eden sular denizaltıyı baş üstüne diker ve batırır.
KURTARMA ÇALIŞMALARI
Şiddetli çarpışmanın ardından denizaltının güvertesinde bulunan sekiz denizci denize düşer, bunlardan ikisi (gözcü er Veysel SAYGILI ve Enver UÇAR) Naboland’ın pervanesine kapılarak, biri de (Astsb.Çvş. Şaban MUTLU) başından aldığı darbe nedeniyle şehit olur, beşi (Yzb. Serdar ÇELEBİOĞLU, Üstğm. Hasan YUMUK ve Ütğm. Kemâl ÜNVER, Astsb.Bçvş. Ali İNKAYA ve Astsb.Bçvş. Hüseyin AKIŞ) ise Dumlupınar faciasından sağ kurtulan yegâne askerler olur. Şehit olan 81 kahraman denizcinin içinde I. Denizaltı Filotillası Komodoru Dz.Kur.Alb Hakkı BURAK da bulunmaktadır.
Çarpışmanın ardından denizaltı süratle baş tarafından batmaya başlar. Bu durumu fark eden denizciler hızla kıç torpido dairesine doğru harekete geçerler. Arka tarafa geçebilenlerden biri kurtarma çalışmalarında yerlerinin belli olmasında kolaylık olması ve kurtarma ekipleriyle haberleşmek için telefon şamandırasını (denizaltı batarken su yüzeyine gönderilen şamandırayı) bırakır. Bu arada ilk çarpışma esnâsında denize düşen beş personel de Naboland tarafından suya indirilen kurtarma botlarına ulaşarak kurtulur.
Denizaltının 84 metre derine batmasıyla denizaltının kıç (arka) torpidosuna sığınan 22 personel hayatta kalmıştı.
Nâra Burnu'nda gün ağardığında civardaki balıkçı tekneleri Dumlupınar'ın batarken su yüzüne fırlattığı muhabere şamandırasını görür. Haberi alan gümrük motoru derhal şamandıranın bulunduğu yere gelir. Gümrük motorunun ikinci çarkçısı Selim YOLUDÜZ şamandıraya uzanır ve üzerindeki yazıyı okur. “Deniz Kuvvetlerine bağlı Dumlupınar Denizaltısı burada battı. Kapağı açın ve denizaltıyla irtibat kurun.” Kapağı açar, şamandıranın içindeki ahizeyi kaldırır ve ümitle "Alo" der. Sesine karşılık bekleyen Çarkçı YOLUDÜZ’ün yüreğine, karşı taraftan gelen cevap su serer "Buyurun, ben Astsubay Selami ÖZBEN". Beklediği karşılığı alan Çarkçı YOLUDÜZ, Astsubay ÖZBEN’e ne durumda olduklarını sorar. Aldığı cevap Dumlupınar'da yaşanan trajediyi açıklar nitelikteydi. Astsubay ÖZBEN “denizaltının 15 derece sancak yönünde (sağa) yatık olduğunu, elektriğin kesik olduğunu, kendilerinin kıç torpido dairesinde 22 kişi olduklarını ve kurtarılmayı beklediklerini, diğer kısımlarla da irtibata geçemediklerini” bildirir. Çarkçı YOLUDÜZ, Astsubay ÖZBEN’e “Endişelenmeyin. Kurtaran (isimli kurtarma gemisi) gemisi yolda. Sizi oradan çıkaracağız" der. Bu arada olay yerine gelen Üsteğmen Suat, Astsubay ÖZBEN ile iletişime geçerek gerekli bilgileri alır, Kurtaran gemisinin geldiğinden ve kurtarma işine başlanıyor olduğundan bahseder. Ancak bu süre zarfında zamana karşı yarış başlamıştır. Denizaltının kıç torpido dairesindeki oksijen tükenmeden kazâzedeler kurtarılmalıydı.
Bir süre sonra Ütğm. Suad, tekrar Astsubay ÖZBEN ile irtibat kurar. Astsubay ÖZBEN havanın biraz fenalaştığından bahsedince Ütğm. Suad sigara içmemelerini ve ihtiyaç lambalarının da daha sonra gerekli olacağı için şimdilik kullanılmamasını tavsiye eder. Astsubay. ÖZBEN de sigara içmediklerini ışık olmadığını, karanlıkta olduklarını, kullanılan sadece bir ihtiyaç lambasının da çok zayıfladığını belirtir.
Dönemin Denizaltı Filosu Komutanı Tuğamiral Fahri S. KORUTÜRK de kazâ haberinin alınması üzerine kurtarma çalışmalarından sorumlu komutan olarak Donanma Komutanlığına ait Gaye muhribi ile süratle kazâ mahâlline gelir.
Dumlupınar ile yegâne bağlantı olan battı şamandırası denizaltıya sadece bir telefon kablosu ile bağlıdır. Kazadan 10 saat 25 dakika sonra Nâra’ya ulaşan Kurtaran gemisi kazâzedeleri kurtarmak için çalışmalara başlar. Ancak daha ilk manevrâda denizaltı battı şamandırasının kablosu yanlışlıkla kopartılır ve Dumlupınar’ın mevkii kaybedilir. Böylece aşağıdakiler ile irtibat da kesilir.
Yapılan çalışmalar sonucu kazadan 25 saat 15 dakika sonra Kurtaran, Dumlupınar’ın üzerine gelir ve yerini tespit eder. Dumlupınar’da çan kılavuz teli yoktu. Bu tel, kazâ anında kurtarma gemilerinin, denizaltıya "çan" yani kurtarma kabini göndermesini sağlayan güvenlik teliydi. Artık iş dalgıçlara kalmıştı. Dumlupınar'a inecekler ve çan kılavuz telini Dumlupınar'a sabitleyeceklerdi. Böylece indirilecek çanla denizciler kurtarılacaktı. Dalgıçlardan Yılmaz SÜSEN, şamandıraya tutunarak denizaltının 10 metre yakınına kadar dalar ama basınca dayanamayıp bayılır ve vurgun yemekten kuvvetli dip akıntısına rağmen kıl payı kurtulur. Sonraki 10 dalma girişimi de başarısızlıkla sonuçlanır.
VATAN SAĞOLSUN!
1953 yılında askerliklerini Genelkurmay Basın Bürosunda yapmakta olan iki gazeteci (Erol SİMAVÎ ve Orhan BİRGİT) de yaşanan faciayı olay yerinden izlemek için Çanakkale’ye gelir ve soluğu Dumlupınar’ın battı şamandırasının yanında alırlar. Dumlupınar’la irtibat kurmaya çalışanlar telefon ahizesinden sadece dua ve inilti sesleri duyarlar. Bu sesler de kurtarma çalışmalarında şamandıranın yanlışlıkla koparılması sonucu kesilecektir. Orhan BİRGİT “Astsubay Selâmi ÖZBEN’in son sözlerinin “Vatan sağ olsun” olduğunu” bildirir ve bu haber tüm gazetelere manşet olur.
Radyo ve gazeteler vasıtasıyla faciâ haberleri kısa zamanda tüm yurtta duyulur. Millî Savunma Bakanlığının yayınladığı 7. ve son tebliğ ise tüm ümitleri tüketir: "Çanakkale'de Nâra önünde batan Dumlupınar denizaltı gemisinde kalmış olan personelin kurtarılmasından tamamen ümit kesilmiştir”
Kazanın ardından TBMM tarafından 16 Nisan 1953 tarihinde kabul edilen bir kanunla Dumlupınar faciasında ölen askerlerin tamamı “şehit” kabul edilir.
ŞEHİTLERE VEDÂ
Kurtarma çalışmalarının başarılı olamaması ve Dumlupınar denizaltısındaki denizcilerin yaşamlarından hiçbir umut kalmaması nedeniyle bu elim hâdiseden üç gün sonra 7 Nisan günü kaza yerinde şehitler için bir tören düzenlenmiştir.
Dumlupınar denizaltısı şehitleri için Nara’da yapılan tören saat 15.00’te İstiklâl Marşı ile başlamıştır. Başaran gemisinden yönetilen törene 12 harp gemisi, Çanakkale vilâyeti erkânı, Ordu’ya mensup yüksek rütbeli subaylar, Deniz Kuvvetleri Komutanı ve Denizaltı Filosu Komutanı, Amiraller ve kalabalık bir yurttaş topluluğu katılır. İsveç Büyükelçisi de Başaran gemisinden bu töreni izler.
Başaran gemisinin köprü üstünde İsveç Büyükelçisi tâziyelerini sunmuş, ardından denizaltıcı astsubaylar adına Başçavuş Sezai Akdil, subaylar adına Üsteğmen Faruk Sükan ve (Denizaltı Filosu Komutanı) Amiral Fahri S. Korutürk çok hazin konuşmalar yapmışlardır. Törene, hükûmet makamlarından, resmî ve sivil kuruluşlardan gönderilmiş çelenklerin denize bırakılmasıyla ve tören kıtasının havaya üç el silah atmasıyla son verilmiş ve bu manzaraya askerî bando marşlarla eşlik etmiştir.
SORUŞTURMA, MAHKEME SÜRECİ VE KARAR
Kazanın ardından 6 Haziran’da başlatılan soruşturmada Naboland’ın kaptanı LORENTZON yapılan sorgusundan sonra mahkemeye sevk sevk edilir, tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu deniz kazasına ve dolayısı ile birden fazla insanın ölümüne sebebiyet vermekten tutuklanır. 10 Haziran’da başlatılan yargılama süreci 3 Ekim’deki karar gününe kadar devam eder.
3 Ekim’de açıklanan mahkeme kararında Naboland’ın kaptanı LORENTZON’un tedbirsizlik, dikkatsizlik, emir ve kurallara uymamak sonucunda deniz kazasına ve 81 denizcinin ölümüne sebebiyet verdiği sabit görülerek bir yıl ağır hapis 500 lira para cezası ile cezalandırılmasına, sanığın çarpışmanın ardından denize dökülenleri kazâzedeleri toplamak, simitleri atmak, sandal ve motorları denize indirmek sureti ile denizaltı köprüsünden denize düşenlerden beşini sağ, birisini de koma hâlinde kurtardığı, imdat düdüklerini çalmak, telsizle kazayı haber vermek, gemisini kaza yerinde durdurarak kazanın zararını azaltmaya çalıştığı şâhitlerin tanıklıkları ile sabit olduğundan verilen ceza yarıya indirilerek altı ay süre ağır hapis ve 250 lira para cezası ile cezalandırılmasına, Dumlupınar denizaltısı komutanı (Binbaşı) ÇELEBİOĞLU’nun tedbirsizlik, dikkatsizlik ve tecrübesizliği görülmediğinden beraatına karar verilir.
Gözaltı hâli devam eden LORENTZON, kararın açıklanmasından kısa süre sonra mahkûmiyetini tamamlamış olması nedeniyle serbest bırakılır. Karar İsveç’te de olumlu karşılanır. Ancak karar LORENTZON’un avukatları tarafından temyize götürülür. Temyiz aşamasında yapılan ek soruşturmalardan sonra Yargıtay yerel mahkemenin kararını bozar. Yeniden yapılan incelemelerden sonra da LORENTZON’un cezası sabit kalır. Ancak ilk mahkeme tarafından beraat ettirilen Dumlupınar Komutanı Bnb. ÇELEBİOĞLU burada suçlu bulunarak 20 ay hapse mahkûm edilir.
SONUÇ
Dumlupınar denizaltısında son sözleri “Vatan sağ olsun” olan 81 denizcimiz 4 Nisan 1953 tarihinde Çanakkale Boğazı Nâra Burnu açıklarında şehit olmuştu. Mezarları mavi denizlerin derinlikleri olan aziz deniz şehitlerimiz her yıl 4 Nisan günü İstanbul'dan, Gölcük'ten ve Çanakkale'den suya çelenkler bırakılarak anılmaktadır. Son nefeslerinde “Vatan sağ olsun” diyen Dumlupınar şehitlerimizin manevî şahıslarında tüm deniz şehitlerimizi saygı, minnetle ve rahmetle yâd ederiz.
KAYNAKLAR
---; Dumlupınar Denizaltsı Şehit Listesi, http://www.denizalticilarbirligi.com/db.dumsehit.htm, Erişim Tarihi: 25.03.2020.
---; Dumlupınar Faciası (04.04.1943), https://meralsezen.wordpress.com/2018/04/05/ dumlupinar-faciasi, Erişim Tarihi: 25. 03.2020.
---, “Dumlupınar/Son Söz: Vatan Sağolsun”, http://www.kameraarkasi.org/ yonetmenler/ belgeseller/dumlupinar_sonsoz vatansagolsun. html, Erişim Tarihi: 25.03.2020.
---; “Oramiral Fahri S. KORUTÜRK”, https://www.dzkk.tsk.tr/icerik.php?icerik_id=84&dil=1, Erişim Tarihi: 26.03.2020.
Çaplı, Bülent; İki Gemi İki Kaptan Dumlupınar, Doğan Kitap, Istanbul 2007.
Demirkan, Öge; “Dumlupınar’ı Geç ve Hatalı Emir Batırdı”, Vatan, 03.03.2006.
Demirtaş, Seda; TCG Dumlu-Çanakkale’de Bir Çelik Mezar, Akademik kitaplar, İstanbul 2019.
Ergur, Ali; Görkemli Unutuş-Toplumsal Belleğin Kıvrımlarında Dumlupınar Faciası, Bağlam Yayıncılık, İstanbul 2006.
Göç, Anıl; “81 Denizcimizi Kaybettiğimiz, Yakın Tarihimizin En Hazin Deniz Kazası: Dumlupınar Faciası”, https:// onedio.com/haber/81-denizcimizi-kaybettigimiz-yakin-tarihimizin-en-hazin-deniz-kazasi-dumlupinar-faciasi-725514, Erişim Tarihi: 25.03.2020.
Karakaş, Savaş, Dumlupınar’a Dönüş, http://www.savaskarakas.com/html/belgesel3.html, Erişim Tarihi: 25.03.2020.
Karakaş, Savaş, “Gemiler Batarken Canı Yanar mı?”, Deniz Mecmuası, 02.06.2016.
Dumlupınar’a Dönüş, http://www.savaskarakas.com/html/belgesel3.html, Erişim Ttarihi: 25. 03.2020.
Özdemir, Hikmet; Fahri S. Korutürk, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 2010.
Erbil, Kâzım; Bahriye’de Gördüklerim Duyduklarım, Kastaş Yayınları, İstanbul 2000.
Semiz, Yaşar; Türk Basınında Dumlupınar Denizaltı Faciası (4 Nisan 1953) ve Sonrası, Prof. Dr. Nejat GÖYÜNÇ Armağanı, Cumhuriyet Üniversitesi Yayınları, Sivas 2016.
Soysal, Arif; Denizin Gözyaşları Dumlupınar, Zinde Kitap Yayıncılık, İstanbul 2014.
Şener, Filiz; Son Tanık - Dumlupınar Gaciasından Günümüze, Mola Kitap, İstanbul 2016.
Yılmaz, Önay; Türk Denizaltıcılık Tarihi, Milliyet, İstanbul 2003.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.