"Devletimizin gizli kahramanı, MEB’in gönüllü köleleriyiz"

Sultan Demir başkanlığında organize edilen Türkiye’nin dört bir yanından gelen Türkiye Ücretli Öğretmenler Platformu üyeleri Ulus Atatürk Anıtı önünde toplanarak “Ücretli Öğretmenler İçin Kadro” etkinliğinde buluştu. Alınan güvenlik önlemleri altında yapılan basın açıklamasında, “Bizler liyakat sahibi emektar ücretli öğretmenler olarak asgari ücretin yarısı olan Milli Eğitim Bakanlığı’nın bizlere layık gördüğü ücret ile defalarca Ankara’ya sesimizi duyurmaya geldik. Maalesef bu yakarışlarımızın hiç birinde bir karşılık bulamadık. Ama yılmadık bugün çoğalarak yine Ulus’tayız” dediler.

BİZ KİMİZ?

“Öncelikle ücretli öğretmenlik nedir bundan bahsetmek isteriz. Bizler sözleşmeli öğretmenler değiliz. Ders saati ücreti ile çalışan aylık eline 2.500 ila 3400 lira arasında para geçen Milli Eğitimin maaşsız öğretmenleriyiz. Bizler devletimizin gizli kahramanı, Milli Eğitimin gönüllü köleleriyiz. Her an her yerde yer ve mevki seçmeden yurdun en ücra köşelerinde öğretmen açığını kapatan kötü gün dostu, aynı görevi yapmasına rağmen kadrolu arkadaşlarının 3’te biri maaşına denk gelen ücretle çalışan fedakar eğitimcileriz. Yarım sigorta prim ve sağlığı ve emeklilik hakkı elinden alınmış, en güzel en verimli yıllarını komik rakamlara devletine bağışlamış, tatillerde kar yağdığında aldığı üç kuruşu dahi kesildiği için üzülen ve bütün bu haksızlıklara rağmen Haziran ayı geldiğinde “Haydi sizinle işimiz bitti” denilip sigortasız ve işsiz bırakılan ücretli öğretmenleriz.”

GEÇİNEMİYORUZ

“İşte biz bu fedakarlıkları 90 bin ücretli öğretmen olarak her sene yaşıyor ve bu üzüntüleri ailelerimize de yaşatıyoruz. Tek isteğimiz ise emsali dönemin Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz tarafından yapılan 2018 ücretli öğretmen atamasının tekrar yapılmasıdır. Anayasamızın süreklilik ilkesine de dayanarak 5 yıl çalışarak 540 gün sigorta primini doldurmuş emektar, liyakatlı eğitim fakültesi mezunu formasyon sahibi ücretli öğretmenlere devletimizin ivedilikle 10 bin kadro talep etmekteyiz. Çünkü dönemin şartları içerisinde asgari ücretin dahi 4250 lira olduğu ülkemizde biz ücretli öğretmenlerin 2500 ila 3400 TL ile geçinmeleri mümkün değildir. Bizler ev geçindiremiyor, kiramızı ödeyemiyor, çocuklarımıza bakamıyor, evlenemiyoruz. Evlenenler ise çocuk sahibi olamıyor. Bu komik rakamlarla öğretmen çalıştırmak öğretmenlik mesleğinin haysiyetine de, vicdanlara da, anayasamızın eşitlik ilkesine de sığacak bir durum değildir. En büyük adaletsizlik ise aynı işi 3’te biri maaş farkı ve yarım sigorta ile yaptırmaktır. 90 bin ücretli öğretmeni Milli Eğitim Bakanımızın yok saymasını istemiyoruz. Doğum yapmış, askere gitmiş öğretmenin yerini doldurmaktan çok daha fazlayız. İşte bu şartlarda yıllarca devletimizde emek vermiş liyakatlı ücretli öğretmenleriz.”

ACİL ÇÖZÜM BEKLİYORUZ

“Devletimiz geçtiğimiz yıllarda ilkokul mezunu 400 bin taşeron işçisini kadroya alarak mağdur etmemiştir. Bizleri de mağdur etmesini istemiyoruz. Biz somut adım, acil çözüm, kesin çözüm istiyoruz. Özlük haklarımızı, tam yatan sigortalarımızı ve maaş farkının giderilmesini istiyoruz. Bizler biliyoruz ki öğretmenlik mesleği gönül işidir. Liyakatin ve emeğin ne kadar değerli olduğunu bizler biliyoruz, sizlerde bilin istiyoruz. Severek aşk ile yıllarca yaptığımız mesleğimizi artık kadrolu yapmak istiyor ve 10 bin kadronun devletimize çokta yük olmayacağını biliyoruz. Şimdi fedakarlık sırasını devletimize bırakıyoruz. 90 bin ücretli öğretmen ve aileleri olarak ortalama 400 bin yurttaşın yok sayılmamasını istiyoruz. Bizler acilen kadro ve atama istiyoruz. Başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Milli Eğitim Bakanımız Mahmut Özer olmak üzere bütün devlet erkanından acilen bu isteklerimizin can bulmasını talep ediyoruz. Dayanacak gücümüzün kalmadığını üzülerek belirtmek istiyoruz. 2022 yılı içerisinde 5 yıl çalışarak 540 gün primini doldurmuş eğitim fakültesi mezunu ve formasyon sahibi liyakatli ücretli öğretmenlerin mağdur bırakılmaması kaydıyla 10 bin kadro talep ediyoruz. Buradan her daim bizim yanımızda olan başta BBP Genel Başkanı Mustafa Destici olmak üzere siyasetçilerimize, sendikalarımıza ve değerli basın emekçilerine teşekkür ediyoruz. Değerli devlet büyüklerimizin vicdanına sesleniyor ve saygılarımızı sunuyoruz” ifadeleri kullanıldı.