İnsanda tükenmek bilmeyen doyumsuzluk...
Ne kadar da doyumsuz bir insan ya hu? Diye eleştirileriniz oldu mu hiç veya zaman sonra kendi nefsinizin savaşını sanki başka çift gözle izlercesine kendinize tanıklık ettiğiniz... Bugün bu konuyu ele alıp sizi öz benliğinizle buluşturmak üzere başlıyorum:)
Doyumsuzluk: “Doyumsuzluk, her şeye sahip olunduğu halde mutlu hissetmeme durumudur.
Doyumsuzluk: Var olanla, eldekiyle yetinmeme, her zaman daha çoğunu isteme durumu.
Doyumsuzluk: Mutsuzluk virüsüdür.
İnsan anatomisi gereği harekete uyumlu, yeniliğe programlı, bir günde 6 bin 200 düşünceye sahip bir canlıdır. Yüreğini dolduracak güce sahip ama farkına varmayan, ham olan insan kendini yetiştirmeye gayret etmediği sürece doyumsuz olmaya ve 6 bin 200 düşünce ile savaş içerisinde olmaya devam edip aralarından ''En mükemmel'' olanı seçmeye gayret ederek ömrünü yitirecektir.
“RUHSAL OLARAK SAĞLIKLIYSANIZ, ORGANİK OLARAK DA SAĞLIKSINIZ”
Ruhunuz hoş ise, sağlıklı ise emin olun bedeniniz az bir gıda ile bile doyuyor öyle müthiş var oluşa sahibiz ki adeta ''ruh ile beden'' bu yeryüzünde dans halinde ancak her şeyden önce gelen ve tüm sistemi darmadağın eden bu ''Ruhun hoş ve sağlıklı olması için bağırışına'' kulak verelim...
Strese giriyoruz mevcut olan paralarımızı harcıyoruz, yine strese girip var olanın daha fazlasını talep ediyoruz. Anlık mutluluklar ile doyduğumuzu zannederken nefsimizin hassas kısmını etkinleştirerek sonsuz arzu kapılarını açmış oluyoruz. Hayırlı olsun... Artık nefsinizin dehşetül vahşeti yanlarını görmeye hazır olun...Ya onu susturur yaşamınıza usluca devam edersiniz ya da ömür boyu onu doyurmaya çalışıp mutlu bir insan olacağım derken dünyanın en mutsuz insanı olursunuz.
Günümüzde yaşanılan fevkalade ilerleyen teknoloji, sosyal medyadaki beklenilen like'lar, yorumlar, beğenilme arzuları, geliştirilmeyen öz sevgi sonucunda takdir edilme arzusu ile beğenilme talepleri... Kısacası ''Gösteriş Modası'' devam edildiği takdirde sanıyorum ki insanda oluşan bu doyumsuzluk ilkesi ile baş etmek zor olacak. Ancak güçlü irade ve farkındalık ile çözülecek her şeyin bizlerde mevcut olduğunu görüyorum.
Aynı zamanda bir beslenme koçu olarak yaşamın kaliteli hale gelmesinde beslenmenin %80 etkilediğini vurgulamak isterim. Bedenimize alınan her gıda ruha, hayatımıza aldığımız her insanda ruha dokunmaktadır. Toksik gıdaları bedenimize almamak ile birlikte toksik insanları yaşamımızın merkezine almamayı dilerim... Hali ile daha mutlu, refah ruhu hoş insanlar olabiliriz. Yapmanız gereken tek şey elimizdeki imkanların sınırlarını zorlamak değil, uçsuz bucaksızını talep etmek değil ''Denge de Kalmayı'' anlamak, sağlamak olmalı. Birey tadını bilmediği şeyi nasıl arzu eder? Ve nasıl fazlasını talep eder? Bunu bizlere kim öğretti, kim gösterdi? Bunların sahibi gerçekten biz miyiz? Ham olan insan nereden bilebilir bunları? Kim
bizi uykudan uyandırdı doyuma karşı cevaplar sizde:)
İyiliklere karşı doyumsuz olmayı dilerim...
Me’âric suresi 19-22.âyet: Çünkü hakikaten insan çok hırslı, sabırsız (huysuz ve doyumsuz) bir yaratılıştadır. Bir şerre uğrarsa bağırır, sızlanır. Ve bir hayır elde ederse vermez, kıskanır. Ancak namazında bilinçli olarak Allah'a yönelenler bu kuralın dışındadırlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.