Kimlik kazanma bir mücadeledir
“Kimlik, ben kimim sorusuna verilen cevaptan ortaya çıkar” dedi. Kimliğin bireyin diğer kişilerle arasındaki konumunu belirlemek içinde kullanılır. “Ben kimim sorusu bireysel kimliğe, biz kimiz sorusu kolektif kimliğe vurgu yapar”. Bireylerin kimlik kazanma süreçlerine gelince, bireyin kimlik kazanma süreci 10’lu yaşlarda başladığını belirtmeliyim. İnsanların hayatında çözülmesi gereken krizler olduğunu hepimiz biliyoruz. Kimlik krizinin ergenlik döneminde çözülmeye çalışıldığını ifade ederler, ilim adamları. Kimlik türlerinden bahsedecek olursak, kimi ergenlerin krizi kendi başlarına çözdüğünü, kimilerinin ailenin dayatması ile kimlik sahibi olduğunu, kimilerinin ise bu kimlik krizinden kaçtığını görürüz. İşte bu sonuncusuna “karambol karakter veya karaktersizlik” denilir. Bir gence “dünya vatandaşı, yeryüzü vatanlı” olmayı empoze ederseniz, o da bunu zihnine yerleştirecek ve bazı ortamlarda müşkül durumda kalsa da bu yanlışın içerisinde boğulacaktır. Çünkü o yanlış hep hakikat olarak sokulmuştur zihnine. Kavgacı, sessiz, çalışkan, kaytarıcı, kibar, neşeli, şakacı…hepsi birer kimliktir
MİLLÎ KİMLİK-BİREYSEL KİMLİK
Ulusların kimlik kazanma süreçlerinin bireylerin kimlik kazanma sürecine benzediğini belirtilmeliyim, “Bir ulus kimliğini kazanmak için mücadele verir”. Bireyin ulusa aidiyet hissetmesi, ortak ideal ile hareket etmesinin bir eğitim ve mücadelenin ürünü olduğunu söylemek de mümkündür, “Kimlik, bizim geçmişimizi, bugünümüzü ve geleceğimizi gösterir”. Hiç tanımadığınız, ilk defa bir arada olduğunuz bir insan için fiziki farklılıkları olmasa bile farklı kültürel ortamlardan Geçerek geldiğini hemen anlarız. Bunu konuşmalarından, davranışlarına, inançlarından hal ve tavırlarına dikkat ederek far ederiz. Çünkü bir insan içinden çıktığı toplumun değer yargılarını, milli değerlerini, milli hassasiyetlerini de o anda farkında olarak veya olmayarak ortaya korlar. Yani bir Türk’ün şahsi kimliği olan milli kimliği ile milletinin, Türk’ün milli hususiyetleri aykırılık göstermez. Türk kahramandır, Türk tek eşlidir, Türk verdiği sözden caymaz, Türk çabuk inanır-tez kandırılır ama asla ihanet etmez. Türk milletinin bu özellikleri bütün Türk milletine mensup olan insanlarda aynı şekilde tezahür eder. Fransız kadını cazibedar, şuh, ahlaksız, İngiliz kadını kibirli ve tepeden bakıcı, Alman kadını soğuk, akıllı ve kendisini “üstün ırk “olarak gören, Türk kadını da “temizliği, çevresinin temizliği, yaşadığı ortamın temizliği, ahlaki temizliği” ile tebarüz eder. İşte bu özellik milli kimliğin yanında, şahsi kimliğin de aynı olduğunun göstergesidir. Milli kimliğini kaybeden milletlere bakarsanız milli hafızalarının da kaybolduğunu görürsünüz. Yani tarihini bilmeyen bir nesil kendini bilmez. Sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır. Öyleyse dünü yani milli tarihini, milli kültürünü, milli medeniyetini, milli dilini iyi bilecek, yaşayacak ve yaşatacaktır. Böylece kimlik buhranına muhatap olmayacaktır. Ulus kavramına gelince, birlikte yaşayan, ortak hafıza ve ortak ideale sahip olan bireylerin ulusu oluşturduğunu söylemek imkan dahilindedir. Ortak hafıza ve dilin millÎ kimlik konusundaki önemine değinmeden geçmek imkansızdır. ”Hafızasını kaybeden uluslar kimliğini kaybeder”. ”Hafıza-ı beşer nisyan ile malüldür” (insan hafızasının unutkanlık hastalığı vardır) ancak unutmamak için yaşamak yaşatmak, tekrar etmek gerekir.
Milli kimliğimizi neye göre ölçüp, karşılaştırıp, “işte bu benim, beni diğerlerinden ayıran da budur” denilecek hale getireceğiz. Başkası veya diğerleri ile farklılıklarımız bizim kimliğimizdir. Bir meşhur adamı zikretseniz herkes başka başka şeyler düşünür ve ifade eder. İşte bunlar o kişinin kimliğidir. O söylenenler, bu adamı diğeri haline getirip kişinin farklılıkları olarak ortaya koyan hususiyetlerdir. Bu arada hemen belirtmeliyim son zamanlarda gençlerin kimliği,” hız tutkunu, falan marka meraklısı, filan eğlence mekanının müdavimi, şu şarkıcının hayranı… gibi özelliklerle tebarüz etmektedirler. Bunlar gelip- geçici olan. şahsi kimliği silinmez bir şekilde hafızalara kaydeden durum hasıl olmuştur. Ne okuduğu bir kitap, ne adını sayabilecek birkaç yazar-düşünür ve mucidi hatırlayamayan adamların “cool-kuul” olma aykırı olma, farklı olma özellikleriyle övünen gençler ortaya çıkmıştır. Bu farklılık kültürde aykırılık, medeniyette aykırılık, yaşayışta aykırılık, kılık- kıyafette aykırılık değil sadece aykırı olmak için içine düşülen çukurun aykırılığıdır.
Millî kimliğin bireye aidiyet duygusu kazandırır. Milli kimliğin dışsal ve içsel işlevleri olduğunu söyleyebiliriz. Millî kimlikte biz ve öteki olduğunu hatırlatmalıyım. Ötekinin biz olarak kalmak olduğunu da belirtmek gerekir. Öteki zaman ve şartlara göre değişim gösterebilir, fakat öteki kavramının işlevinin hiçbir zaman bitmeyeceğini, safları sıkı tutmak, biz olarak kalmak, birliği arttırmak için önemli olduğunu söyleyerek daha dikkatli daha titiz davranmak gerektiğini belirtmeliyim.
Kimlikli, kişilikli, nesiller yetiştirmek, geleceği sağlama almak, bir soyun devamının garantiye alınması demektir. Milli kimliğin tamamlayıcısı olan faktörleri de zamanında ve usulüne uygun bir metotla öğretmeliyiz. Yoksa girdiği her yere göre şekil alan bukalemun cinsi adamlardan ne kendi milletine ne de insanlığa fayda gelir. Hep bozguncu, karıştırıcı, fesat çıkarıcı, bölücü ve yıkıcı insanlar olarak karşımıza çıkar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.