Sefer Aşır Eraslan

Sefer Aşır Eraslan

Mayıs ayına dair

Mayıs ayına dair

Mayıs ayını ilk günü “İşçi Bayramı” olarak kutlanır. Bir zamanlar aynen Nevruz gibi bayram bahanesiyle eylem zamanı olarak, tedhiş zamanı eylem vakti olarak hesaplanan gündür. Pek çok acılara sahne olmuştur. Hala unutulamayan yürek yakan görüntüleriyle insanın içini acıtmaktadır. Proleterya idaresi diye lanse edilen Sovyet zamanında en fazla ezilen yine işçidir. Özbekler “mihnetkeş” derler, Azerbaycan’da “fehle” Araplarda ise “amele”dir işçinin karşılığı. Adı ne olursa olsun bu kesim hangi idare ile idare edilirse edilsin hep mağdur ve hep mazlumdur. Bayramlarını tebrik ediyoruz.

Mayıs ayı hep cıvıl cıvıl, gençlerin sokakları doldurduğu zaman dilimi olarak hatırlarım. Nevruzda henüz iyice ısınmayan havalar sebebiyle kıştan sıkılan gençlerin adeta parklara bahçelere kendisini attığı zamandır mayıs ayı. Okullardaki eğitimin son zamanları olması sebebiyle de “artık bitse de kurtulsak” arzusundaki tembel öğrencilerin arzuladıkları zamandır. Çiftçiler için iş yoğunluğunun zirve yaptığı zamandır. Bölgesel olarak farklılık arzetse de hasat ile yeni dönem ekim çalışmalarının en yoğun olduğu zamandır bu ay.

 Hızır ile İlyas Peygamberin buluştuğu bereket aydı… Hıdırellez bir bayram mı yoksa bir buluşma vakti mi bilinse de en fazla rağbet aldığı bölgelerde bir kutlamadan çok buluşma vakti özelliğini taşır. Karabük iline bağlı olan güzel şehir Eflani’de her Hıdırellez bayramından bir önce komşulardan bulgur tereyağı, sebze meyve toplanır. Kurbanlık hayvan da ortak paradan alınır. Bir yatır, bir türbe, bir ulunun huzuruna varılır. (buna karşı olduğumu o zaman da söyledim)Kadınlar kendi meşreplerince erkekler kendi arzularınca dileklerde bulunurlar sonra da dualar eşliğinde kurban kesilip orada bulunanlara dağıtılır. Bu ortak kazanda pişirilenden ayrıdır. Bir toplanma, birlikte yeme içme, hoş zaman geçirme dışındakilerin o zaman da tasvip etmedim doğru olmadığını söyledim. İşte esas bahar bayramı buydu.

“Ana gibi yar olmaz” demişler büyükler. “İki büyük nimetim var, biri anam…” demiş büyük usta Neşet. Bazı türkülerde ki bunlar halk ürünü değil bestedir, “Anadan geçilir yardan geçilmez” dese de en basit ifadeyle her ikisinden de geçilmediğini söyleyelim. İşte “Anneler Günü” gibi sembolik de olsa o güzel gün bu aydadır. Anneler kendi gelinliğini gelin olduğu zamanı unutur adeta hesap sorarcasına, hıncını alırcasına gelini kendi arzularına göre değerlendirir. Gelin kendisinin de bir zaman sonra aynı akıbete uğrayacağını unutur hatta evlerindeki gelinin kendi ana-babasına davranışını unutur başına buyruk yaşamaya çalışır. Anneler günü bunca kadın çekişmesinin arasında huzur bulabilen erkeği tebrik etmek gerekir. Anneler bu güzel zamanı acıyla dolduran erkeklere de elbette üzülmek gerekir.

19 Mayıs, Gençlik Bayramı… Gençlik, evinin dilinin, dininin, beyninin, namusunun, vatanının, bayrağının velhasıl bütün mukaddeslerinin davacısı olacak bir gençlik… Gecenin zifiri karanlığında ak sütün içerisindeki kara kılı görebilecek kadar gözü keskin bir gençlik… Yiyen doyan, eğlenen, gezip tozan azan eylemlere çıkan, eylemci genç, bedeni maddeten obez olacak kadar geliştiği halde ruhsuz, kimliksiz, kişiliksiz, gayri milli bir gençlik… Bu ay gençlerin dikkate alınarak bir güzel günle ödüllendirildiği zamandır. Her 19 Mayıs hazırlıklarında katılım mecburi idi. Ancak eşofman bulamayan 19 Mayıs kıyafeti bulmayan arkadaşlarımın acısını hala hissederim. Güneşte yanıp kaçmak için fırsat kolladığımız an…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sefer Aşır Eraslan Arşivi