Suriyeliler meselesi
Suriyelilerin geri döneceklerine inanıyorum. Orada toprağı kazancı olanlar geri döneceklerdir. Esad’ın söylediği “esrarkeş, hırsız, alkolik, boşta gezen avare” takımı buradaki rahatı orada bulamaz. Bir de burada işini kuran, oradan daha çok para kazanan adamlar için de burası bir nimet. Fırat kalkanı harekatı ile Afrin operasyonundan sonra ortam düzelince dönen yaklaşık 400 bin insan da bu iddiamızın kanıtıdır. Hiç bir Suriyeli ata yurdundan mecburen ayrılıp gelip ortam düzelince dönmezlik yapmaz diye düşünürüm. Belki Ermeni soyundan gelenler kalabilir. Belki terör örgütü bağlantılı olanlar kalabilir.
Suriyelilere kim bakacak? Biz ilelebet bakmaya mecbur muyuz? Buraya kaçıp gelenlerden Deyrizor bölgesinden gelen Arap asıllıların kendi topraklarına dönmeleri sağlanmalıdır. Şayet dönmeyi can güvenliği açısından mahzurlu buluyorlarsa o zaman onların topraklarından çıkarılan petrol ile bunlara bakılmalıdır. Sayın Erdoğan her yerde dile getiriyor. Ama o arsız batı oralı olmuyor. O toprakların sahibi olmayan PYD’li teröristleri orada tutmaya çalışıyor. Tek sebep oradaki petrol geliridir. O YPG’li ahmaklar unutmasınlar ki Irak’taki petrol de sözde onların kontrolünde ancak ABD ve ortakları sömürmektedir. Yani onlara petrol geliri düşmez. Azıcık bir ister yem deyiniz isterse de yal deyiniz atarak onları kandırırlar. Şu ortamda batı kulak tıkıyor. Sayın Erdoğan’ın serzenişleri karşılık bulmuyor. O zaman BM’leri harekete geçirmek, orada sıkıştırmak, suçüstü yaparak zorlamak gerekir. Nasıl ki güvenli bölge işindeki yıllarca söylediklerimiz ve Sayın Erdoğan’ın kararlılığı (bazı yazarlar laz inadı diyorlar) ile başardıysak aynı yöntemle başaracağımıza inanıyorum. Adam kaçmış onun toprağından çıkan petrolü hiç alakası olmayan birileri ABD ve Rusya’nın desteği ile sahip oluyor diğeri aç ve Türkiye bakıyor. Bu iş bu günkü konjonktür gereği belki hemen olmazsa da BM kanalıyla başarılabilinir.
Libya’ya asker elbette gönderilmelidir. Ana muhalefet partisi 1940’lı yıllardaki pasif, korkak politikalarına, eski moduna dönmüşe benziyor. Dün “Afrin’de ne işimiz var” derken ne kadar yanıldığını hala göremeyen bir grup. Bunlar iktidar olsa bu zamana kadar kazanılan bütün kazanımları heba ederler korkarım. “Rusya’nın ne işi var Fransa’nın ABD’nin ne işi var” demiyorsunuz. “Onlar varsa biz de hemen acilen olmalıyız” demesi gerekirken şu hale bakınız. CHP’nin dış ilişkilerden sorumlu başkan yardımcısı Sayın Ünal Çeviköz ile Bakü’de çalıştığımız büyükelçi olduğu zaman röportaj yapmıştık. İki sayfalık röportajı beş defa değiştirmişti. Belli ki “acaba, acaba…” diyerek her defasında başka ifadeler kullanmıştı. Orijinali elimde duruyor. Belli ki Sayın Çeviköz’ün o gün şahit olduğum basiretsizliği mi desem korkaklığı mı desem bu gün de hakim gibi geliyor parti kadrolarına.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.