Yeni anayasa çalışmaları
1982 anayasası oylanırken içerisinde Kenan Evren var diye red oyu kullanmıştım. Bizim oy kullandığımız sandıkta gözlemci olarak bulunan rahmetli Sabit Tekayak ağabey bizim red oyu kullandığımızı mavi renkten anlamış ve etrafındakilere, “bakın bir sürü Apocu burada korkudan evet oyu kullandı. Sağcı olmasına rağmen hoca red kullandı. İşte bu zamanda red kullanmak yürek ister” demiş. Bunu hem oradakilerden başka tanıdıklar hem de rahmetli bizzat kendisi söylemişti. Sırf Kenan Evren var diye red kullanmıştım.
Yeni anayasa çalışmaları devam ederken kısmi olması muhtemel olan bu anayasanın daha milliyetçi özellikler taşıması muhtemel gibi gözükmektedir. “Akil” diye piyasaya sürülen ancak akılları ile muavafık olan şimdiki durumun ortaya çıkması bir fiyaskoydu. Tekrar başa dönülüp daha doğrusu akl-ı selimin galip gelmesiyle başvurulan yolun getirdiği doğru yolun neticesinin böyle olması elbette mutluluk vericidir. Aynen Çanakkale Savaşındaki gibi Akif’in tabiriyle “Yenidünya eski dünya bütün akvam-ı beşer, kaynıyor kum gibi mahşer mi mahşer” ifadesiyle anlam bulan bir durum… Yani başımızda başımıza çorap örmek vatanımızı bölmek bizi birbirimize düşürmek için gayret etmekteyken böyle bir anayasa elbette doğru bir adım olacaktır. İleride bu değişikliklerin içinde bulunduğumuz şartların bir tezahürü gibi düşünenler de çıkacaktır elbette. Şu zamanda daha özgürlükçü daha seküler bir anayasa beklemek elbette muhaldir. Çünkü her anayasa yapıldığı dönemin şartlarından etkilenir. Olaylardan soyutlanarak bir anayasa yapmak imkansızdır. Bazı maddelerin değişmesi, güçlü tarafın attığı son dakika gölü sayılabilir.
Anayasa çalışmalarında solun dışarıda kalma arzusu elbette yakışıksız bir durum olsa gerek. Tam bir ortak kararla hazırlanması elbette en samimi arzumuzdur. Ancak siyasetçilerin var oluş sebepleri olan “yoktan problem çıkarıp beyhude çareler arama” sanat ile iştigal etmeleri neticesinde oluşan bir durumdur. Pek çok solcu da bu anayasaya evet oyu vereceklerdir. Elbette hazırlanan bu anayasa değişikliği kuvvetle bir tarafın elinden çıktığı izlenimini de vermemelidir. Yeni itiraz, yeni kargaşa, yeni huzursuzluk istenmediği gibi ortam buna müsait de değildir. Ana muhalefet partisinin çaresizliğini, tükenmişliğini her gün bas bas bağıran sözcülerin tavırlarından ve sözlerinden anlamaktayız. Kendi içerisindeki fireleri görmezden gelip diğer partilerin içerisindeki firelere bel bağlamaları bir bitişin işaretidir. Başkalarının adına ahkam kesmek verecekleri firelere mutsuzlara bel bağlamak “Başka çıkar yol kalmadı” manasına gelir. Oysa bangır bangır bağırıp “Şu kadar fire var görüştüğümüz bu kadar da biz varız hadi geçiriniz de görelim” diye meydan okumaları gerekmez miydi? Diğer muhalefet ise bölücü özelliği sebebiyle adeta üzerine ölü toprağı serpilmişçesine ortalıkta görünmemektedirler.
Bu günün ihtiyaçlarını karşılarken yarına da mesaj verecek bir anayasa olmalıdır. Yani muhtemel gelişmeleri de ayrılıklara düşmeden halletme özelliğine sahip olmalıdır. Bu kavga daha epeyce kavga götürür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.