Sefer Aşır Eraslan

Sefer Aşır Eraslan

Avrasyacılıktan NATO’ya dönüş mü?

Avrasyacılıktan NATO’ya dönüş mü?

Yaklaşık yirmi yıl evvel bir “Avrasyacılık” akımı başladı. Bu akım NATO’ya karşı üçüncü güç olarak başlatıldı. Lakin unutulan bir şey vardı. Bu akımın baş aktörü Rusya hala Sovyet aklıyla ve KGB üslubuyla olaylara yaklaşıyordu. Zaten Rusya tarafının bu konuda görevlendirdiği adam olan Aleksandr Dugin eski bir KGB ajanıydı. Yani Putin ile iş arkadaşıydı. Zaten Vatandaşlık Partisi adındaki partiyi kurduran da Putin idi. Bu adam “madem bir Avrasya fikri var. Bu oluşumun bir de küçümsenmeyecek maddi kaynakları var. O zaman bu maddi kaynakları koruyacak bir de silahlı güce ihtiyaç olmalıdır. İşte en güçlü silahlara sahip olan Rusya bu işin başkanı olmalıdır. Diğerleri ise onun kanatları ve silahlarının gölgesinde varlığını sürdürmelidir” demişti.

Bakınız tam bir Sovyet aklı. Tam bir emperyalist aklı ve planı. Oysa Avrasyacılığın temelinde Türkler var. İran, Rusya tarafından İslam alemi içinde bir Truva Atı olduğundan onları en başa almaktaysa da koskoca Türk dünyasını unutup yeni bir sömürge imparatorluğu kurmaya çalışmıştır. İçinde Çin ve Hindistan olsa da Pakistan gibi diğer Müslüman devletleri dikkate almamaktaydı. NATO’ya karşı Rusya’nın silah gücü ile karşı koyacak bir üçüncü dünya istenmişti. Daha önce Hindistan başkanlığında “Bağlantısızlar Bloku” vardı ama kimse dikkate almadı. Çünkü tamamı diğer iki kutbun kontrolündeydiler. Avrasyacılık üzerine Perinçek gurubu çok toplantılar yaptı. İçinde Çin olduğu için Rusya ile Çin bu bloka hakim olacakları için NATO karşıtlığı ile yola çıktılar. Burada Türklerin ve Müslümanların olduğunu unutarak planlar yaptılar. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve arkadaşları mezhepçi yakınlıkları dolaysıyla İran’ı da baş aktör olarak görüyordu.

Bu günlerde hem NATO bizi yalnız bıraktı hem de dün Avrasyacılık yapanlara yeni bir tornistan fırsatı doğdu. Sovyet dönemi olsaydı da NATO bizi desteklemezdi. Ancak Sovyetler veya Rusya “acaba ya desteklerse” düşüncesiyle saldıramadı. Şimdi NATO ile ABD ile arsını açtığı Türkiye’yi kimse desteklemez ümidiyle saldırdı. 34 canımıza sebep oldu. Yani hem Rusya hem de NATO ve ABD ile amiyane tabiri ile “papaz olduğumuzdan” bunu bir fırsat bilip saldırdı. Herkesle papaz olduk ve sonuç hiç kimse sahip çıkmadı. Ne Müslümanı ne urumu” diye bir şarkı var ya tam öyle.

Daha dün Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Sakaaşvili batıya, NATO’ya güvenip Rusya’ya baş kaldırdı, hakkını istedi, haklılığını ortaya koydu anacak Rus tanklarının altında ezilen Gürcü milleti Osetya’yı ve Abhazya’yı kaybetti. Şimdi Ukrayna da vatandaşlıktan attığı için Azerbaycan’da parasız pulsuz vatansız yurtsuz divane gibi dolaşmaktadır. Tahrik eden batı AB ve NATO sesini çıkaramadı. Kırım’ı yuttu Ukrayna’nın gücü yetmedi NATO ve AB ses çıkaramadı. Rusya da Kırım’dan çıkmadı. Uçak krizinde haddini aşan cümleler kurdu. Bir taraftan da bu günlerde Rus medyasında “Alpaslan Türkeş’in yetiştirdiği beş milyon cesur, ölümden korkmayan, ilk işarette savaşmaya koşacak ülkücü insan var. Bunların aileleriyle beraber sayısı on milyona yakındır. Bunlarla baş etmek zordur. Bunlar bütün Türk dünyasının birliğini yani Turan’ı kurmak istiyorlar” diye yazılar çıkmaktadır. Korktukları nokta Moskova’nın hemen dibindeki Tataristan Türkleri her gün nümayiş tertip etmektedir. Bazıları gözaltına alınmış işkence edilmiştir. İşte bu uyanışın Rusya’yı paramparça edeceği düşüncesidir. Yani Putin’e ”ayağını denk al” demeye getirilmektedir.

Biz zamanında söyledik “Ne ABD, ne Rusya ne de Çin her şey Türklük için” diye slogan attık. Şimdi de aynı fikirdeyiz. Bunun için batı da doğu da bizi yok etme planları yapmaktadır. ABD ve CIA bize herhangi bir teklifle gelememektedir. Çünkü gelenin suratına tükürürüz. Evet şimdi NATO yardıma gelmiyor. Yunanistan veto etti. Etmese de gelmeyecekti. ABD S-400 ve pek çok konuda ayrıştığımız için koşmadı. Laf ebeliği yaparak sonuçsuz cümleler kurarak işi geçiştirdiler. Bildik ki Rusya’dan da dost olmaz. Hele hele stratejik ortak hiç olmaz. Hatta ticarette bile güven olmaz. Öyleyse kirpiye yaklaşınca dikenleri batar. Uzaklaşınca etrafı kemirir öyleyse mesafeli olmak mecburiyetindeyiz. Hem ayı ile dans etmenin kötü sonucuna katlanmak mecburiyetinde kalmayız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sefer Aşır Eraslan Arşivi