Babalar Günü
Babalar günü münasebetiyle bir yazı kaleme almak her zaman zorlandığım bir konudur. Hani bir türkü var ya Karacoğlan’ın, “nasıl vasfedeyim sevdiğim seni” diye. Anlatmakta ifade etmekte kelime bulamadığım için zorlanırım. Ne kadar yazarsam yazayım hep eksik kalacağı için rahatsız olurum.
Baba kıymetini bilip hayatı babalı geçenlerden ne kadar şanslı olduklarına inanırım. Çünkü onbir yaşında henüz ilkokulu bitirip ortaokula başlayacakken yatılı okulu kazanıp gurbetin yollarına düştüm. O boyumdan büyük valiz hala elimden düşmedi. Demek kader böyleymiş. Baba bir yardım meleği olmanın yanında güçtür, kuvvettir, yaşanılan yere meydan okumaktır. Çünkü “yetimin akşamı erken, sabahı geç olur” diye bir söz vardır. Babasız çocuğu tehlikelerden koruyacak kahraman olmazsa çocuk da dünyadan kam alamaz. Dedesini ve ebesini görüp onlarla şakalaşan yaramazlıklar yapan çocuk şanslı çocuktur. Huzur evine bırakılan bu yaşlı insanların o kadar çok katkıları olacaktır ki saymakla bitmez. İşte çocuklarını torunları bu sevgi ve şefkatten mahrum bırakanlar sahibi oldukları zenginliğin kıymetini bilemeyenlerdir.
Babam rahmetli milli bir adamdı. Milli olmayan hiçbir işi hiçbir adamı veya davayı desteklemezdi. Bu kardeşi bile olsa, milli olmayan her şeye karşıydı. Merhametliydi. Kimseye zulmetmezdi. Fakire, yolcuya, misafire değer verirdi. Yardım verirdi. Kültürlüydü. Okumayı okutmayı severdi. Kendisi zamanının en iyi eğitimini almış hem Latin hem de Arap alfabesini iyi bilirdi. Çok çalışırdı. Yardımseverdi. Dindar olduğu kadar milli bir adamdı. Dostluğu daim olurdu. Hiç kimseyi yarı yolda bırakmazdı. Dostluğuna ve yol arkadaşlığına güvenilen bir insandı. Dedikodu edenlerden uzak dururdu. Memleket ve dünya meselelerine kafa yorar, “milli çıkarları nasıl en üst seviyede tutarımın” hesabını yapardı. Gençken de ne içki, ne kumar ne de kadın işlerine bulaşmamış bu konularda asla bir başkasından da olsa bir söz işitmedim. Bu tür bel altı sohbetlerini sevmediği için ya katılmaz veya sonradan ilave edilirse kalkıp giderdi. Orayı terk ederdi. Babam hem çocukları için, hem memleket için planları, fikirleri olan adamdı. Boş yaşamaz, boş konuşmazdı. Boş konuşanlarla oturmazdı.
“Babasız çocuk” isimli şiirimden kısa bir bölüm. Şiirin tamamı yetmiş beyittir.
BABASIZ ÇOCUK
Babasız evde erken olurmuş akşam
Bitmezmiş o evde ne keder ne de gam
Bütün çocuklar oynarken sokakta
Babasız çocuk hep erken yatakta
Bir hüzün hakimmiş o babasız evde
Nice acılar var yurtsuz yuvasız evde
Kuşlar misali erken tünermiş babasız çocuk
Bu gün sabah ne kadar da bahtsız bir çocuk
Babasız evlerde geç olurmuş sabah
Aydınlığın müjdesi babasız evde ah…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.