Dursun Erkılıç

Dursun Erkılıç

Derviş, şeytan mıydı?

Derviş, şeytan mıydı?

Kurtarıcı olarak Türkiye’ye getirilen ve 13 Mart 2001 tarihinde Bülent Ecevit Hükümeti’nde Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olarak görev alan Kemal Derviş’in maceraları kitap olsa yeri…

15 GÜNDE 15 YASA

Türkiye'ye ‘bakan’ olarak ayak basar basmaz bir fenomene dönüştü. Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olur olmaz başta ABD olmak üzere bazı Avrupa ülkelerine düzenlediği gezilerdeki ‘başarısı’ ile kısa süre içinde kendini kabul ettirdi. Ancak, gerek uluslararası kuruluşların gerekse bazı ülkelerin ‘olmazsa olmaz’ şartıyla çıkarılmasını istediği 15 yasa vardı ve çıkarılması gecikiyordu. Yine de oluşturulan ‘ulusal program’ ve bürokrasideki atamalarla yeni bir sürece girdi Türkiye...

HAVA DÖNÜYOR…

Derviş'in, ekonominin ek desteğe ihtiyaç duyduğu açıklamalarından birkaç gün sonra, 11 Eylül'de ABD'ye yönelik terör saldırıları dünya ve Türkiye için yeni bir dönemi başlattı.

Türkiye, ABD'nin terörle mücadele için gösterdiği adres için önemli bir ülkeydi. Bu jeopolitik önem, Türkiye'nin dış finansal ilişkilerinde de etkisini gösterdi. Uluslararası finans kuruluşlarından Türkiye'nin ek desteğe ihtiyaç duyduğu açıklamaları yapıldı. Türkiye, 2 yıl içinde 3'üncü kez IMF ile stand-by yapmaya hazırlanıyordu.

Kemal Derviş'in, Meclis ve iç kamuoyu desteği konusunda yaşadığı sıkıntılarda imdadına yetişen bir diğer gelişme de Arjantin'de patlayan kriz oldu. IMF'nin 1.3 milyar dolarlık kredi dilimini serbest bırakmaması, Arjantin'de yağmalamaları ve sonunda da hükümetin ve devlet başkanının istifasına yol açan gelişmeleri doğurdu. Türkiye, Arjantin ile avunmaya başladı. “Beterin beteri var” diye düşünen Türk halkı, Arjantin'e 1.3 milyar dolar vermeyen IMF'nin Türkiye'ye karşı para musluklarını açmasının memnuniyetini yaşamaya başladı!

DERVİŞ, DSP’YE KATILSIN ÇAĞRISI

Kemal Derviş göreve başladıktan sonra bazı şeyler fena halde sırıtıyordu. Örneğin, Derviş bir bakan değil de koalisyon ortağı gibi davranıyordu.

Bu ortaklık havalarından en çok rahatsız olan MHP idi ve tavrını en baştan koyup çözüm yolunu gösterdi:

-Derviş, DSP’ye girsin…

Kemal Derviş Türkiye’ye kısa süreliğine geldi ya da gönderildi ama senaryodaki rolü figüranların anlayabileceği basitlikte değildi. Belki de bu yüzden, siyaset dünyasının deve dişi gibi insanları Derviş’in manevraları karşısında tutunamadı. Kiminin beli kırıldı kimi silinip gitti…

Bahçeli adres belirterek yol gösteriyordu ama Kemal Derviş’in kafasında başka hesaplar vardı.

Hani, Kasım 2000 ve Şubat 2001 mali krizlerinin ardından Türkiye'ye davet edildi, 3 Mart 2001'de Bülent Ecevit Hükümeti’nde Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevini üstlendi ya, bunlar onun için eşantiyonmuş! O, 2002 Ağustos’unda Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli ile görüş ayrılığına düşerek görevinden istifa ettikten sonra İsmail Cem ve Hüsamettin Özkan ile birlikte Yeni Türkiye Partisi’ni kurma sürecinde yerini aldı. Ancak ekibe öyle bir çalım attı ki belleri kırıldı. Daha kestirme bir yolu tercih ederek CHP’den milletvekili adayı oldu. Belki de hedef büyütmüştü ve niyeti CHP Genel Başkanlığı idi.

İlk raundu kazandı. 3 Kasım 2002 Seçimlerinde CHP'den İstanbul milletvekili olarak Meclis’e girdi. Üç yıllık vekilliğin ardından 9 Mayıs 2005’de milletvekilliğinden istifa ederek Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkanlığı görevine gitti.

Bu süreç rahmetli İsmail Cem’i derinden etkileyen bir ihanetin zaman dilimiydi. Çünkü dönemin en popüler hem de Amerika’dan referanslı ismi ile yola çıkıp bir anda açığa düşmek hem ideallerini hem de ruhunu, bedenini altüst etmiş olmalıydı…

Yani Kemal Derviş siyasi manevraları ile de pek çok insanın siyasi geleceğini sarstı ya da bitirdi.

Özetle: Siyasi partiler ve liderler arasında bir fettan gibi gönülden gönüle giden fakat gittiği yeri tarumar eden Derviş, kimi zaman da meftun olmuşlara sinir krizleri geçirtiyordu.

ŞEYTANİ HESAPLAR İÇİNDEKİ DERVİŞ!

Şimdi geldik Kemal Derviş’in ‘şeytan’lıklarına…

Öncelikle şunu belirteyim: Bu bölümün kaynağı, Ecevitleri aile olarak en iyi tanıyan gazeteci Mehmet Çetingüleç’in “Ecevit’in Anıları: 12 Yıl Saklı Tutulan Veda Sohbetleri” kitabı ile bu kitap üzerine kendisiyle konuşan Hürriyet’ten İpek Özbey’in röportajı. (24.03.2018)

İpek Özsoy soruyor: Kitabınız okunduğunda Bülent Ecevit’in Kemal Derviş’e ne kadar kızgın olduğu daha iyi anlaşılıyor. Bu konuyu konuştuğunuzda size geçen his neydi?

Cevap: Ecevit’in Derviş’le ilgili hayal kırıklığı kitaba yansıyanın çok ötesindeydi. Bizzat kendisi istemişti gelmesini. Ancak Derviş, ‘ekonomiden sorumlu’ olduğu halde, ekonominin toparlanmaya başladığı bir dönemde ‘erken seçim’ istedi. ABD’ye gidip 12 gün boyunca Başbakan’ın telefonuna çıkmadı. Döndükten sonra Ecevit’le baş başa görüşerek istifa etmesinin yararlı olacağını söyleyecek kadar ileri gitti. Bu cüret Ecevit’i çok kızdırdı. Derviş’in partisini bölmede itici güç olduğunu görmüştü. İhanete uğradığını düşünüyordu.

Soru: Kemal Derviş için ne dedi?

Cevap: Seçim hezimetinden sonra bu kez Ecevitlerin evinde ailece oturduğumuz bir yemekte geçmişin muhasebesi yapılıyordu. Söz Kemal Derviş’ten açıldı.

Bülent Ecevit: En büyük pişmanlıklarımdan birisidir.

Ardından hepimizi şoke eden bir benzetme yaptı.

Bülent Ecevit: O şeytani hesaplar içerisindeydi!

Şaşırdık, çünkü Ecevit’in bilinen üslubuna uymayan bir tepkiydi. Ama bu cümlede ne kadar ağır bir hayal kırıklığının yüklü olduğunu tahmin edebiliyorduk.

Soru: Başbakanın 12 gün ulaşamadığı bakan, Ecevit’e ne dedi?

Cevap: Ekonominin bıçak sırtında olduğu günlerde Kemal Derviş, Amerika’ya gitmiş ve uzun süre kendisinden haber alınamamıştı.

Bülent Ecevit: Nerede olduğunu dahi bilmiyorduk. Görüşmek istedim. Arkadaşlarımız defalarca aradı ama ulaşamadılar. Olacak iş değildi; 12 gün hiç yanıt vermedi arayışlarımıza. Herkesin zihninde kuşku uyandırıyordu.

Türkiye’nin geleceğinde önemli roller üstlenmeye hazırlanan Kemal Derviş, ABD gezisinden sonra hem erken seçimi gündeme getirmeye başladı hem de Başbakan Ecevit’le yaptığı ikili görüşmede görevden çekilmesinin ekonomi için faydalı olacağını söyleyecek kadar ileri gitti. Ecevit’i kızdıran bir konuşmaydı ve Ecevit, onunla tartışmadığını, birebir görüşmede sözünü kestiğini söyledi.

YARIN: Kimin Adamı Sorunu

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dursun Erkılıç Arşivi