Hz Meryem
16. (Resûlüm! ) Kitap'ta Meryem'i de an. Hani o, ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmişti.
Buradaki “doğu tarafı”, müfessirlerce Mescid-i Aksa’nın, doğu yanı, yahut Meryem’in evinin doğu tarafı şeklinde tefsir edilmiş, bu sebeple hıristiyanların, kıble olarak doğuya yöneldikleri ifade edilmiştir.
17. Meryem, onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Derken, biz ona ruhumuzu gönderdik de o, kendisine tastamam bir insan şeklinde göründü.
NOT: Müfessirlerin çoğunluğuna göre ayetteki ruhtan maksat, Cebrail (a.s.)dir. Hz. Meryem korkmasın ve sözünü anlasın diye Allah Teala, Cebrail’i, bir insan kılığında göndermiştir. Bak. Bakara 2/87.
18. Meryem dedi ki: Senden, çok esirgeyici olan Allah'a sığınırım! Eğer Allah'tan sakınan bir kimse isen (bana dokunma).
19. Melek: Ben, yalnızca, sana tertemiz bir erkek çocuk bağışlamam için Rabbinin bir elçisiyim, dedi.
20. Meryem: Bana bir insan eli değmediği, iffetsiz de olmadığım halde benim nasıl çocuğum olabilir? dedi.
21. Melek: Öyledir, dedi; (zira) Rabbin buyurdu ki: Bu bana kolaydır. Çünkü biz, onu insanlara bir delil ve kendimizden bir rahmet kılacağız. Bu, hüküm ve karara bağlanmış (ezelde olup bitmiş) bir iş idi.
22. Meryem ona hamile kaldı. Bunun üzerine onunla (karnındaki çocukla) uzak bir yere çekildi.
23. Doğum sancısı onu bir hurma ağacına (dayanmaya) sevketti.
"Keşke, dedi, bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim!"
24. Aşağısından (İsa yahut melek) ona şöyle seslendi: "Tasalanma! Rabbin senin alt yanında bir su arkı vücuda getirmiştir."
NOT: Ayete şu mana da verilmiştir: “Tasalanma! Rabbin senin altındakini (yani İsa’yı) şerefli bir lider olarak yaratmıştır.”
25. "Hurma dalını kendine doğru silkele ki, üzerine taze, olgun hurma dökülsün."
26. "Ye, iç. Gözün aydın olsun! Eğer insanlardan birini görürsen de ki: Ben, çok merhametli olan Allah'a oruç adadım; artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım."
NOT: Rivayete göre Meryem’in kavmi, yememek, içmemek suretiyle oruç tuttukları gibi, konuşmamak suretiyle de tutarlarmış. Yahut oruçlu iken yeme-içmeden kaçındıkları gibi konuşmaktan da kaçınırlarmış. Hz. Meryem de bunu uygun olarak sükut orucu adamış olmaktadır.
27. Nihayet onu (kucağında) taşıyarak kavmine getirdi. Dediler ki: Ey Meryem! Hakikaten sen iğrenç bir şey yaptın!
28. Ey Harun'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir insan değildi; annen de iffetsiz değildi.
NOT: Ayette anılan Harun, Hz. Musa’nın kardeşi ve peygamber Harun değildir. Bu Harun’un kimliğiyle ilgili görüşlerin doğruya en yakın olanına göre o, Hz. Meryem’in hakiki kardeşidir. Ana-babası gibi o da iffetli ve salih bir kimse idi. Bu yüzden işin iç yüzünü bilmeyenler, böyle birinin kızkardeşi olan Meryem’e zina etmeyi asla yakıştıramadıklarını belirtmek istemişlerdir.
29. Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. "Biz, dediler, beşikteki bir sabî ile nasıl konuşuruz?"
NOT: Allah’ın müstakbel elçisi olan çocuk, O’nun verdiği konuşma kabiliyeti ile dile geldi ve:
30. Çocuk şöyle dedi: "Ben, Allah'ın kuluyum. O, bana Kitab'ı verdi ve beni peygamber yaptı."
31. "Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı; yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti."
32. "Beni anneme saygılı kıldı; beni bedbaht bir zorba yapmadı."
33. "Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır."
34. İşte, hakkında şüphe ettikleri Meryem oğlu İsa -hak söz olarak- budur.
NOT: Müfessirler, bu ayete şu manayı da vermişlerdir: “İşte Meryem oğlu İsa, (onun hakkındaki bu beyan), hak sözdür ki, onlar bunda şüpheye düşerler.” Metindeki manaya göre İsa’nın hak söz olması, Allah’ın “kün=ol” emrinin eseri olmasındandır.
35. Allah'ın bir evlât edinmesi, olur şey değildir. O, bundan münezzehtir. Bir işe hükmettiği zaman, ona sadece "Ol!" der ve hemen olur.
36. (İsa şunu da söyledi:) Muhakkak ki Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyle ise O'na kulluk ediniz. İşte doğru yol budur.
37. Sonra guruplar kendi aralarında ayrılığa düştüler. Büyük güne şahit olunduğu zamanda vay o kâfirlerin haline!
NOT: Tefsirciler, aralarında ayrılığa düşen bu gurupların, yahudiler ile hıristiyanlar veya hıristiyanların kendi içindeki mezhepler olduğunu, bunlardan kiminin Hz. İsa’ya “Allah’ın oğlu”, kiminin “Allah’ın kendisi”, bir kısmının “üç uknumdan biri”, bazısının da “Allah’ın kulu ve resulü” dediklerini, böylece ihtilafa düştüklerini belirtiyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.