İdlib olayında İran nerede?
İdlib’te 36 yiğidimiz şehit oldu. İran’dan ses sada yok. Ne taziye, ne de bir beyan işitilmedi. Güya Kasım Süleymani gibi kuduz köpeğin Suriye’de Sünnilere yaptıklarının etrafta çok iyi bilinmesi sebebiyle bizimkilerin çok alçak perdeden bir baş sağlığı dilemelerine bozuluyorlar. O Kasım Süleymani ki lanet etmeye layık bir şerefsizdi. Ama İran’da Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’den de üstün sadece Hamaney’e sorumlu bir katildi. ABD ambargo uygulasa koşup gelen, ABD tehdit etse hemen en üst perdeden kardeşlik nutukları atan, davetsiz koşup gelen İran, 36 şehidimize neden baş sağlığı ve rahmet dilemedi? Şimdi bir de kalkıp “Rusya’yı aradan çıkaralım ve ikimiz müzakere edelim” diyor. Yalan yalan onlar mutlaka Rusya ile anlaşıp bizi bloke etmek veya sınamak istemektedirler. Biz 2002’den beri “bırakın mezhepçiliği, vazgeçin şu mezhep bölücülüğünden ve bütün İslam coğrafyasını ateşe atmayın” dedik. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadesiyle” arkamızı dönünce yüzümüze başka konuşan İran mezhepçi bölücülüğe hemen başladı. Bu sebeple Irak’ın işgalinden sonra Kuveyt’ten Yemen’e oradan Lübnan’a ve Suriye’ye kadar kan gölüne çevirdi İslam coğrafyasını.
İdlib olaylarında yani şimdi neden sesi çıkmıyor? İran Türkiye’nin Suriye’deki başarısını asla istemez. Zaten Putin ile yapılan üçlü zirvede sanki onunla daha samimi kanka bizimle mesafeli bir tavır sergiliyordu. “Bak benim arkamda bu var” dercesine bir kaypak tavır sergiliyordu. İran bu olayların tam ortasındadır. Şimdi bunca yiğidin katledilmesine sevinmektedir. Zaten katliamı yapanlar da Rusya ve Lübnan Hizbullahı’nın ortak aklıdır. Esad’ın askeri de yoktur savaşacak malzemesi de yoktur. Ona vekaleten İran sahnededir. Lübnan Hizbullahı doksanlı yıllarda İsrail ile girdiği çatışmada onları mağlup etmiştir. İşte o şımarık haddini bilmezler güya Türk ordusunu da aynı şeylerle baş başa getirecekti. En ön safta çarpışan kara birlikleri katliam yapan azgınlar Lübnan Hizbullahı ile Kasım Süleymani’nin İran’ın doğusundan getirdiği azılı bir Türk düşmanı olan Belucistan şia militanlarıdır. Bunlar sel felaketinde yardım götüren Emine hanım başkanlığındaki Kızılay heyetini taşlamışlar kovmuşlar yardımı da kabul etmemişlerdir. İşte bu iki gurup çarpışmaktadır. Lübnan Hizbulahının lideri Nasrallah, bizzat gönderdiği kendi gurubunun önde gelenlerinin SİHA’laarımızca öldürülmesine üzgün ve yas ilan etmiştir. İsim isim sayılarak üzüntülerini ilan etmiştir. Hemen belirtmeliyim ki karargah patlamasında ölenlerin arasında Rus generallerinin de olduğunu Rus basını yazmaktadır. İran da 10 tane Haşt-i Şabi militanının ölümüne yas tutmaktadır.
İran şu anda son gelişmelerden ve Türk askerinin zaferlerinden ümitsizce Rusya’nın yeniden bir katliama başlamasını beklemektedir. (Bazı ahmaklar Türkiye askerleri diye yazmakta söylemektedir. Bu askerler Türk’tür Türk) Bir zafiyet oluşursa (Allah korusun) hemen PKK-YPG VE PEJAK’ı harekete geçirip bizi başka cephelerde sıkıntıya sokacaktır. İran, Türkiye için ABD, RUSYA ÇİN ve İngiltere kadar tehlikelidir düşmandır. Sahadan Belucistan’dan getirdikleri ile Lübnan Hizbullahını çekse savaş sona erecektir. Ne Rusya’ya ne ABD’ye orada bulunma bahanesi kalmayacaktır.
Bizim içimizdeki özellikle milli görüşçülerin akıllı olanlarının da bildiği bir gerçek vardır. O da “İran bir Türkiye düşmanıdır” gerçeğidir. Nitekim 1979 yılın devrimden hemen sonra Erbakan’ın randevu alarak Humeyni ile görüştürdüğü ilk basın mensubu olan o zamanki Avrupa Milli Görüş başkanın ile yaptığı söyleşide şöyle söylemiştir. Soru “Şimdi İslam devrimi yaptınız şia-sünni ayrımı sona erecek midir? Verdiği cevap “ne zaman ilkokul öğrencisi üniversiteye hoca olur o zaman sona erer” demiştir. Yani imkansız diyor. Nitekim Kasım Süleymani öldürülünce kafir dediği, şeytan dediği ABD’ye “iyi ki Sünni değilsiniz” deme alçaklığını göstermişlerdir. Yani Sünni olsaydınız kökünüzü kazırdık. Müslümana düşmanlığa bakınız. Bu konuda yine yazacağız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.