Karakuş: Küresel ısınma ne yazık ki çağımızın vebası
Başkanın bu günkü konuğu jeoloji mühendisi Murat Karakuş. TÜSİAV’ında aktif üyelerinden birisi ve Platform Başkanı olan bu genç işadamı; Su, su kıtlığı, kuraklık, su temini, Ankara ve Ankaralının su ihtiyacını anlatacak. Çok önemli bir konu ve konuk. Sohbete buyurun.
VELİ SARITOPRAK: Sizi tanıyabilir miyiz?
MURAT KARAKUŞ: Merhaba Başkanım, Murat KARAKUŞ, Jeoloji Yüksek Mühendisiyim. İlköğretimimi Hatay-İskenderun’da orta ve lise öğrenimimi Ankara’da tamamladım. Süleyman Demirel Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği bölümünü üstün onur öğrencisi olarak bitirdim. Yine aynı üniversite de yüksek lisans çalışmamı yüzey ve yeraltı suları kalitesi üzerine tamamladım. Su ile ilgili konularda hakemli dergilerde ulusal ve uluslararası yayınlar yaptım. 13 yıldır özel sektörde büyük sanat yapıları projelendirilmesi, su temini, yüzey ve yeraltı suyu araştırmaları vb. konularda çalışmaktayım. 2017 yılı Ekim ayından bu yana da Çakıl Müşavirlik Mühendislik Şirketi’nin ortağıyım. Ulusal ve uluslararası baraj, gölet, madencilik, tarımsal sulama, hidroelektrik santraller, rüzgar ve güneş enerjisi santralleri ile yüzey ve yeraltı suları, su temini konularında ülkemizi etkin bir şekilde temsil ediyoruz.
VELİ SARITOPRAK: Dünyada su tükenir mi?
MURAT KARAKUŞ: Dünyamız tam 4,5 milyar yaşında ve bu sürede birçok değişim ve gelişim geçirdi. Su da bu değişim ve gelişimlerden en çok etkilenen, hayatımız da yokluğunu düşünmeyi hayal bile edemediğimiz bir madde. Meteorolojik olaylar devam ettiği sürece suyumuz tabi ki tükenmeyecek, fakat iklim değişikliği ve bunun sonucu olan küresel ısınma nedeniyle özellikle son yıllarda yaşadığımız, anlam veremediğimiz meteorolojik olaylar suyun miktarını ve suya ulaşım kolaylığımızı azaltmakta. Yine gelişen teknoloji, sanayileşme, hızlı ve plansız artan nüfus, bu artışa paralel gelişen yapı stoku, yeşil alanların azalması, orman yangınları gibi pek çok olumsuz faktör suyumuzun rezervlerini doğrudan etkilemekte. Suyumuz bitmese bile ihtiyacımız gün geçtikçe artacak, fakat miktarı azalacağı için ne yazık ki suya ulaşmamız çok zor olacak.
VELİ SARITOPRAK: Miktarı azalan suyumuzun kalitesini koruyabilir miyiz?
MURAT KARAKUŞ: Ne yazık ki bu sorunun cevabı Hayır Başkanım. Suyumuzun miktarı azaldığı gibi gün geçtikçe kalitesini de bozuyoruz. Tarım sektöründe kullanılan ilaçlar, hızlı sanayileşme, arıtma tesislerinin artan nüfusuna oranla kapasitelerinin yetersiz kalması, çevreye karşı olan duyarsızlığımız gibi daha birçok madde ile anlatabileceğimiz kirleticiler suyumuzun kalitesini bozmakta. Araştırmalara göre; Karasal kaynaklardan okyanuslara karışan plastik miktarının 2040 yılına gelindiğinde 30 milyar tona ulaşacağı öngörülürken, 2050 yılına gelindiğinde okyanuslardaki plastik miktarının ağırlık olarak balıklardan daha fazla olacağı tahmin ediliyor. Uzaklardaki okyanusları bile bu kadar kirletebilen biz insanoğlu, hemen yanımızdaki tatlı su kaynaklarımıza, yüzey ve yeraltı sularımıza neler yapabiliriz veya yapıyoruz düşünmesi bile korkutucu.
VELİ SARITOPRAK: Ülkemizdeki su noktalarımızda durum nedir?
MURAT KARAKUŞ: Karamsar konuşmak istemiyorum fakat ne yazık ki ülkemizde ki birçok su noktamız miktar ve kalite bakımından tehdit altında. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) bilim danışmanı Dr. Erol Kesici’nin hazırladığı son raporda; Türkiye’de son 60 yılda, 70’e yakın doğal gölün kuruduğu yer aldı. Dr. Kesici, Türkiye’de kuruyan ve kuruma sürecine giren göllerin büyük bölümünün, tatlı su özelliğindeki en büyük doğal tatlı su gölleri Akşehir, Beyşehir ve Eğirdir Gölleri olduğuna dikkat çekti. Erol Hocamın araştırmalarına göre Marmara Denizi’nin yüzölçümünden daha büyük, yaklaşık üç Van Gölü büyüklüğünde 70’e yakın gölümüzü kaybettik. Bu rakam çok ciddi, yakın gelecekte suya ulaşım zorluğumuzun ne kadar fazla olacağına da bir işaret Başkanım.
VELİ SARITOPRAK: Ülkemizin su ile ilgili bu karamsar tablodan kurtulması için neler yapılabilir? Ülkesine hizmet için kurulan TÜSİAV bu konuda neleri başarmalı?
MURAT KARAKUŞ: Tasarruf edebildiğimiz her 1 litre su bile bu tablodan kurtulmamız için bir umut olur bizlere Başkanım. İklim değişikliği ve sonucunda gelişen küresel ısınma ne yazık ki çağımızın vebası. İnsan yaşamını tehdit eden en büyük tehlike. Bireysel veya toplumsal olarak iklime müdahale şansımız ne yazık ki yok. İklim değişikliğinin etkilerini en aza indirmek amacıyla Ülkeler olarak birlikte hareket etmek gerekli. Fakat bireysel anlamda yapılacak çok fazla icraat var.
2021 yılında Antalya ilinde bir arazi çalışmam sırasında Manavgat Nehrini besleyen ilk çıkış noktası olan Üzümdere kaynağından bir su örneklemesi yapmam gerekti. Fakat Ekim ayında kaynağa gittiğimde örnekleme yapabilecek bir su bulamadım, kaynak kurumuştu! Çevredeki yaşayanlarla konuştuğumda ilk defa kaynağın bu sene kuruduğunu söylediler. Düşünün dünyaca ünlü Manavgat Nehrini besleyen kaynak kuruyor, dehşete kapıldım. Bireysel olarak her gördüğüm yöre halkına durumu anlatmaya çalıştım, aldığım tepki Manavgat kurur mu oldu.
Biz suya çok kolay ulaşabiliyoruz Başkanım ve suyun hiçbir zaman bitmeyeceğini düşünüyoruz. Bu nedenle gerçek verilerle, rakamlarla, görsellerle bir su bilinci yaratmalıyız. İnsanlara suyu nasıl kullanmaları gerektiğini ne kadar anlatırsak anlatalım bugün suya kolay ulaşabildikleri için bu yöntemleri uygulamayacaklar. Diş fırçalarken çeşmeyi açık bırakmaya, bulaşık makinesine bulaşıkları akıtarak koymaya, duşta uzun süreler kalıp suyu boşa harcamaya devam edecekler. Bu nedenle bize miras kalan, bizimde gelecek nesillere aktaracağımız suyumuzu korumak, sesimizi duyurmak daha geniş kitlelere ulaşmak için sizlerin de onayı ile TÜSİAV ailesinin bir parçası oldum. Hızlı bir şekilde İklim Değişikliği ve Su Bilinci Platformunu kurdunuz bizlere görevler verdiniz. Önce ülkemizin Başkenti, vakfımızın genel merkezi Ankara’da, daha sonra da ülkemizin diğer şehirlerinde su bilinci yaratmak için çaba harcayacağız. İlk olarak Ankara’yı en fazla su harcayan şehir unvanından kurtaracağız. Yapacağımız etkinlikler ile Ankara’da herkesin su tasarrufu yapmasını sağlayacağız. Ankara’da kısıtlı sayıda olan su noktalarını kirleticilerden arındıracağız. Yapacaklarımız ile ülkemizin ikinci yüzyılında suyumuzu üçüncü yüzyıla taşımaya çalışacağız.
Oluşturacağımız su bilinci ile herkesin gece yatmadan önce bu hayatta en sevdiği varlığın annesi, babası, kardeşi, eşi, çocuğu, torunu, sevgilisi, kedisi, köpeği veya bir bitkisin suya ulaşamaması sonucunda yaşayacağı zorlukları düşünmesini sağlayacağız. TÜSİAV ile bunu başardığımız gün su ile ilgili bu karamsar tabloyu yıktığımız gündür Başkanım. Cengiz Han’ın dediği gibi "Sakın bir çiviyi küçümseme. Bir çivi bir nalı, nal bir atı, at bir komutanı, komutan bir orduyu, ordu koca bir ülkeyi kurtarır” dedi.
Bizler TÜSİAV ailesinin kahramanları olarak, sizin önderliğiniz de ulaşabildiğimiz her kişide oluşturduğumuz su bilinci ile yeni kahramanları, girdiğimiz bu su savaşında ordumuza katarak, suyumuzu koruyacak, gelecek nesillere aktaracağız” şeklinde konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.