Kasım Süleymani’nin öldürülmesi
Kasım Süleymani bir emperyalist füzesiyle öldürüldü. Azgın bir Müslümana cevabını cezasını bir gavur kesti. Hani bir söz var “dinsizin hakkından imansız gelir” diye tam da öyle oldu. İyi ki öyle oldu. Çünkü İranlı bir yetkili ABD’ye “dua edin Sünni değilsiniz” diyor. Yani bir Sünni olsaydı bir gavur olmasa da siz azgınlığa baksaydınız. Elbette bu şekilde bir Müslümanın öldürülmesine sevinmedik. Ancak Irak’ta başlayan Müslüman işkencesi ve katliamı Halep, Hama, Humus’tan sonra şimdi de İdlib’te yaşanıyor. Sayın Erdoğan Putin ve Ruhani ile yaptıkları her toplantıdan sonra Ruhani’ye laf vurmuş “mezhepçilikle lime lime ettiğiniz Müslüman alemi” diyerek lafı gediğine koymuş ama o oralı bile olmuyordu. Belliydi ki Ruhani Putin ile beraber olup katliama yeşil ışık yakıyordu. Hatta Sayın Cumhurbaşkanı “yüzümüze karşı olumlu oluyorlar arkamızı dönünce aynı mezhepçiliği yapıyorlar” demişti. Toplantı sonundaki basınla görüşmede Ruhani ile Putin’in aynı fikirde olduklarını seziyorduk. Zaten İran Ermenistan ile de bize karşı ittifak halindedir.
Daha dün Obama döneminde ABD ile beraber olup Irak’ı işgal eden İran, bütün körfez ülkelerini kana gözyaşına boğmaktadır. İşte Yemen. İran ile Suudi çapulcuları fakir insanları Müslümanları kırmaktadırlar. O zaman sesleri çıkmazken şimdi “birlik olalım ABD’yi bölgeden atalım” diyorlar. Evet atalım ama dönek sizlerle mi? Dönek Araplarla mı?
Bu adamın yok edilmesi Allah’ın Müslümanlara bir hediyesidir. Şehit olduğuna da inanmıyorum. Diyanet İşleri bir Cuma hutbesinde “şehit askerlerimize ve polislerimize hutbenin sonunda Fatiha okuyalım” demiş. Batman’da bir camideki imam da bunu ilan etti, cemaat “katillere Fatiha okunmaz” diyerek camiyi terk etmişlerdir. Sünni böyle diyor Şia Kasım’ın yaptıkları ortadayken şehit olduğuna inanmam.
Üç defa İran’a gittim. Birincide bindiğim taksi şoförü Şia ama Türk. Öğretmenlik yapıyormuş. Onunla mollalara karşı olan, petrol paralarını Hizbullah’a ve diğer örgütlere yedirdiğinden kendilerinin perişanlığından konuştuk. İkinci gidişimde ise bir Fars taksi şoförüyle karşılaştım. O da mollaların mücadelesinden ve o günlerde yine güncel olan İran’ın nükleer faaliyetleri üzerine konuştuk. “İran’ın nükleer füze yapmasına Türkiye ne diyor” dedi. Oysa o günlerde sadece Türkiye destekliyordu. 2008 yılında Brezilya da desteğini çekince sadece Türkiye sonuna kadar desteklemişti İran’ı. Ben de o arkadaşa, “İran yaptığı atom bombasını kime atacak. ABD’ye atacak uzun menzilli füzesi yok atamaz, Rusya destekçisi atmaz, Pakistan’ın da var atamaz, Kala kala bize, Türkiye’ye atmazsa yapsın” demiştim.
Üçüncüde de bindiğim taksi şoförü yol kenarında Maku şehrinde durdu. Bir evden arabaya su koymak için su istedi. Araba su kaynattı. Evin sahibi Halkın mücahitlerinden Paris’e kaçıp dönen bir akademisyen. Paris’te Server Tanilli’nin dostuymuş. Halkın Mücahitlerinden olduğunu oradan anladım. “Siz Halkın mücahitlerinde misiniz?” dedim. Ses çıkarmadı. O günlerde İran’da çizilen bir karikatürde “Türkleri hamam böceği olarak gösteriyordu. Buna ne diyorsunuz siz de aynı fikirde misiniz” dedim içeri kaçtı cevap vermedi.
Bir Müslümanın bir gavur eliyle öldürülmesine karşıyım. Ancak Allah azgınlaşanların cezasını başka bir azgınla daha beter bir azgınla verir”. Bu da öyle oldu. Şimdi İdlib’te çamurlar içinde soğukta kaçanlara sorun Irak’taki El-Gureyb hapishanesinden feryad eden Sünni kadına sorun ne diyecek bunun hakkında. PKK’yı, PEJAK’ı saldırttığını sona sakladım. Onu da unutmadık. Şehitlerin hakkı için bu adama şehit denilmez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.