Sakarya Hazar ve Araz-Aras
Bizdeki Sakarya ne kadar değerli ise Azeraycan’da da Araz o kadar değerli. Maddi değerden ziyade sembolik bir kıymeti olan bu ırmağa yazılan şiirler de pek çok taraftar bulmuştur. Sakarya, Türk milletidir. Arza da zorla ayrılan güney Azerbaycan’ı temsil eder.”Yüz üstü çok süründün ayağa kalk Sakarya!” derken Türk milletine seslenir şair. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın okuduğu şiir işte budur.
"Aras'ı ayırdılar
Kum ile doldurdular;
Ben senden ayrılmazdım
Zor ile ayırdılar,
Ay Lâçin, can Lâçin,
Men sene kurban Lâçin"
Rahmetli Osman Yüksel Serdengeçti “ağıt” isimli şiirinde” Hazar Hazar can Hazar; söyle kıyılarında şimdi kimler gezer” derdi. O zaman Hazar’ın kıyılarında kızıl emperyalistler Bolşevik virüsleri ve onların yerli uşakları gezerdi. Hazar bizim için ne kadar büyük bir sembol ise Aras-Araz nehri de Azerbaycan Türkleri için öylesi bir sembol. Çocukların isimleri Araz ile mefkureleştirilerek çağırır ata-analar. Aras nehri Türk’ün gönlünde akan sevgi ırmağıdır. Oysa zalimler sömürgeciler Aras’ı bir bölünme birbirinden koparılma çizgisi olarak kullanmışlardır. Aras’ın karşı kıyısındaki kardeşine “Arazı ayırdılar” diye ağıtlar yakan Türklerin terennümü ve söyleyişleri aynıdır. Oradan da aynı yürek yakan teganni ile aynı terane ile ses gelir. Ahmet Cevat Bey o zaman sembol olan Karadeniz üzerine yazmış, Bahtiyar Vahabzade ise Araz üste yazmış.
İran cumhurbaşkanı Hasan Ruhani “bu şiir bizde başka okunur ve anlaşılır, karşıda başka okunur ve anlaşılır” diyor. Bu şiir iki tarafta da okunur. İki tarafta da ayrılığın koparılışın acısı hissedilerek okunur. Kavuşmak için istekler ortaya konulur. Hasan Ruhani’nin korkusu ve bildiği şey bu şiir iki taraftan da okunur ancak bu koparılışın neden olduğunu ayrılığın bitmesi için yürekten gelen acı bir ağıttır. Güney Azerbaycan’ın yeniden bağımsızlığını ve kuzey ile birliğini arzular. Sayın Ruhani de biliyor ki Tebriz’deki TRAKTÖR futbol takımının stadyumunda elli bin insan Bozkurt işareti yapmış Fars rejimine isyan etmektedir. Humeyni zamanında ve ondan sonra başa geçen Türkoğlu Ayetullah Şeriatmedari zamanında polis bir Azerbaycan Türkünü kovalasa onların kaçıp sığınacakları yer Şeriatmedari’nin eviydi. Şimdiki lider Ayetullah Ali Hamaney için aynı şeyler söylenmektedir. İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif asıl kuzeydeki yani bu günkü Azerbaycan’ın kendilerinden koparıldığını yazıyor. Buranın da kendilerine ait olduğunu söylüyor. Geçen yazımda belirttiğim Ermeni Sarkisyan’ın bir kız öğrenciye söyledikleri gibi. Kız Sarkisyan’a “Nahcivan’ı ne zaman alacaksınız?” diyordu. Sarkisyan da “Biz Karabağ’ı aldık çok çalışıp Nahcivan’ı da siz alın” diyordu ama şimdi ne Karabağ kaldı ne de ellerindeki Zenzavur kalacak. Yakında elindekinden de olacaklar İranlı mollalar.
2008 yılında karayolu ile Tebriz üzerinden Bakü’ye giderken Doğu Beyazıt’ta bindimiz taksi su kaynattı Makü şehrinde. Yol kenarında durup bir evden su aldılar. Evin sahibi de Türk. Onlarla çıkıp geldi. Ayaküstü sohbet ettik. “Paris’te yaşıyormuş. Server Tanilli arkadaşıymış. Halkın mücahitleri örgütündendir rejim muhalifidir” diye şu soruyu sordum. “Bu günlerde Türkleri hamam böceği gibi gösteren karikatürler çizilmektedir. Buna ne diyorsunuz”. Kendisi doçentmiş. Cevap vermeden içeri kaçtı. İşte İran’daki Azerbaycan Türklerinin polis korkusu. O günlerde bu karikatür için telin mitingleri yapılıyordu. İran-Irak savaşında da cephe gerisinde dinlenen askerleri motive edecek fıkralar, şakalar anlatırlarmış. Bu iş tamam olunca Fars asıllı askerler oradaki Ermeni asıllı askerlerle birlikte Türklere izafe ettikleri pornografik hikayeler anlatırlarmış.
Bu gün Tahran’ın kuzeyinde yaşayan Kaşkay Türklerinin de büyük bir aşkla okudukları “Çırpınırdın Karadeniz” İran Azerbaycan’ında da aşkla okunur. Oysa rahmetli Ahmet Cevat’ın şiiri yazdığı ortam bambaşkaydı. Bolşevik mikrobu sarmıştı her yeri. Şimdi her Türk aynı duyguyla okuyor ve heyecanlanıyor.
Bu gün Azerbaycan’da “Dirçeliş Günü” ve “Hemrehlik Günü” kutlanır. Bu günlerin maksadı Güney Azerbaycan ile birleşmek için emek vermeyi amaçlamaktadır. Güney Azerbaycan’ın müstakilli bir oluş için Güney Azerbaycan Bağımsızlık Hareketi isminde bir kuruluş vardır.
Güney Azerbaycan’da Türkçe yazmak gazete çıkarmak kitap dergi basmak yasaktır Şehriyar, yaşadığı çağda da yasakmış. O da şiirlerini hep Farsça yazmış. Lakin anası bu farsça sözleri anlamamaktadır. “Ay oğul ne yazarsın ki okurem okurem başa düşmür” der. O zamandan sonra yasak da olsa Türkçe yazar ve meşhur Haydar Babaya Selam şiirini yazar. Bütün güney Azerbaycan Türklerine selam olsun. “Aras”ı ayırdılar…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.