İrfan Paksoy

İrfan Paksoy

Stratejik Taarruz Kararı-2

Stratejik Taarruz Kararı-2

“Stratejik Taarruz Kararı-1” başlıklı bir önceki makalem, Şanlı Millî Mücâdele’nin son safhasında işgâlci Yunan kuvvetlerinin Anadolu’dan atılmasıyla sonuçlanan görklü Büyük Taarruz ve hemen ardından yapılan Takip Harekâtına ilişkin verilen stratejik nitelikteki taarruz kararına ilişkindi. Üç bölümden ibaret olan, ilki bir önceki yazıda yayımlanan ve ikincisi de bugün okuyucu ile buluşan makalem de bir anlamda dünkü makalenin devamı mahiyetinde olacaktır. Bu konunun devamı mahiyetindeki makaleler de zamanı geldikçe bu makale sayfasının sınırlılıkları kapsamında okuyucular ile paylaşılacaktır.

PAYLAŞILAN TAARRUZ KARARI…

Gazi ve Müşir Başkumandan, Sakarya’da durdurulan ve püskürtülen (23.08-13.09.1921) Yunan Küçük Asya Ordusu (KAO)nu Anadolu’dan söküp atmak üzere verdiği kesin sonuçlu taarruza geçme kararını 16 Haziran 1922 tarihinde Batı Cephesi Kumandanı Mirlivâ (Tümgeneral) İsmet (İnönü) Paşa, Genelkurmay Başkanı Birinci Ferik (Orgeneral) Fevzi (Çakmak) Paşa ve Millî Müdafaa Vekili Mirliva Kâzım (Özalp) Paşa ile paylaşmıştı.

NUTUK’TAKİ İFADELER…

Bu konuda Gazi ve Müşir Başkumandan’ın “Nutuk” isimli eserindeki ifadeleri ise şu şekildedir:

“… Faaliyette gizliği sağlamak ve düşmanı (Yunan Küçük Asya Ordusunu – KAO’yu) [1] yanıltmak için her şey [Batı] cephe[si]nin kuzeyinde yani sağ tarafta gerçekleştiriliyor, cephenin solunda[ki] her [türlü] faaliyetimiz dur[durul]muş görüntüsü veriyordu.

O günlerde İzmit-Adapazarı doğrultusunda (yönünde) bir geziye gidiyor gibi yola çıktığım zaman, Ankara’da Gnkur. Bşk. / Vekili (Bakanı) Fevzi (Çakmak) Paşa Hazretleri ile görüştükten sonra, o zaman Millî Müdâfaa (Savunma) Vekili (Bakanı) Kâzım (İnanç) Paşa hazretlerini de Sarıköy (Mihalıççık-Eskişahir tren) [2] istasyonuna dek yanımda götürerek oraya çağırdığım [Batı] Cephe[si] Komutanı İsmet Paşa Hazretleri ile birlikte taarruz için gerekli hazırlıkların âcilen bitirilmesi ile ilgili kararlar aldık.

Artık büyük taarruzdan söz etmek zamanı gelmişti. Sakarya Meydan Muharebesi’nden sonra düşman ordusu (KAO), büyük ve kuvvetli bir grupla Afyonkarahisar-Dumlupınar arasında bulunuyordu.

[KAO] Bir başka kuvvetli grubu ile de Eskişehir bölgesinde idi. Bu iki grup arasında yedek kuvvetleri vardı. [KAO] Sağ yanını, Menderes bölgesinde bulundurduğu kuvvetlerle, sol yanını da İznik Gölü kuzey ve güneyindeki kuvvetleriyle koruyordu. Denilebilir ki, düşman cephesi Marmara’dan Menderes’e kadar uzanıyordu. Türk Ordusu’nun 15 Ekim 1921 tarihinde başlayan taarruz planının ismi Sad Taarruz Planıydı [3]. Sad, kapalı anlam itibariyle de mübarek ve kutlu anlamına geliyordu. Ayrıca Türk Ordusu’nun Sakarya Zaferi sonrasındaki tertiplenme şekli Arap alfabesindeki ‘sad’ harfine benziyordu.”

Not: Devam edecek

© 2024. Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.

SONNOTLAR

[1] Küçük Asya Ordusu- KAO, Kurtuluş Savaşı’nda Batı Anadolu’yu işgâl eden ve Batı Anadolu’da Türk kuvvetlerine karşı savaşmış Yunan ordusudur. Bu ordunun büyük bölümü 26.08-18.09.1922 tarihlerindeki Büyük Taarruz ve sonrasındaki Takip Harekâtı esnasında TBMM Orduları tarafından imhâ ve esir edilmiştir.

[2] Sarıköy, Eskişehir ilinin Mihalıççık ilçesine bağlı bir mâhalle olup Eskişehir iline 100 km, Mihalıçcık ilçesine de 22 km uzaklıktadır.

[3] Sad (Taarruz) Planı: Millî Mücâdele’de Sakarya Zaferi her açıdan bir dönüm noktası olmuş, KAO da taarruz inisiyatifini kaybedip savunmaya çekilmişti. Bundan sonraki muharebenin nerede, nasıl ve ne zaman başlayacağına artık Türk Ordusu karar verecekti. Üstelik Sakarya sonrası Doğu Cephesi Kars Antlaşması (13.10.1921) ve Güney Cephesi de Fransa ile imzalanan Ankara Antlaşması (20.10.1921) ile güvenlik altına alınmıştı. Artık Türk milleti ile askerî zafer ile arasındaki yegâne engel Batı Cephesindeki Yunan KAO idi. Genelkurmay Vekâleti 15 Ekim 1921 tarihinde Batı Cephesi Komutanına, ikmâllerin en kısa sürede tamamlanarak Yunan KAO’ya, Sakarya yenilgisinin etkisinden kurtulmadan ve kış başlamadan bir darbe vurmak için taarruz etmek gerektiğini bildirmiş, KAO’nun Eskişehir-Afyon demiryolundan faydalanamaması için taarruzun asıl kuvvetinin Afyon bölgesinde toplanması düşünülmüştü. Amaç belliydi: KAO’nun İzmir’le irtibatını kesmek. Hemen başlanan planlama çalışmaları kapsamında cephe komutanlarının fikirleri sorulmuş, gizlilik maksadıyla yazışmalarda bu plandan, taarruzun ana ekseninde bulunan Sandıklı (Afyon)’nın ilk harfinden esinlenerek “Sad” (ص) harfiyle bahsedildiğinden plan “Sad Planı” adını almış, Başkomutan Gazi Mustafa Kemâl Paşa, SAD Taarruz Planına ilişkin hazırlıkların hangi aşamada olduğunu tespit etmek için 9 Aralık 1921 tarihinde Bolvadin (Afyon)’deki Yakup Şevki Paşa komutasındaki 2. Orduya ziyarette bulunmuş, bu ziyaret kapsamında 1. Ordu Komutanı Ali İhsan Paşa’nın da katıldığı genel değerlendirme toplantısında katî sonuçlu bir harekât için ordunun ciddî eksikliklerinin olduğu ve hazırlıkların tamamlanabilmesi için genel taarruz için beklenilmesi gerektiğine karar verilmiş, planlanan harekâtın KAO’yu bitirici darbe olması şart olup başarısız olunması hâlinde böylesi bir harekâtı tekrar denemek gibi bir şans da kaynak açısından pek mümkün görünmediğinden yaklaşık bir yıl boyunca hazırlıklar tamamlanmış, Doğu ve Güney Cephesi’nden birlikler Batı Cephesi’ne kaydırılmış, birliklerin konuşlandırılması ve intibak eğitimleri tamamlanmış, İtilaf Devletleri’nin depolarından sağlananlar da dâhil olmak üzere toplar, silahlar ve mühimmat büyük bir gizlilik içerisinde cephe hattında toplanmış, yapılan tatbikâtlar sonucu birliklerin birbirleri ile uyumları sağlanmış, bu sırada İtilaf Devletleri bazı barış antlaşması metinlerini müzâkereye açmışlar ise de bunların tamamı gerek Anadolu’daki Yunan varlığının devamlılığını garanti altına almayı amaçladığından gerekse de Misak-ı Millî’ye ters düştüğünden reddedilmiştir. Gazi ve Müşir Başkumandan taarruz hazırlıklarını incelemek amacıyla 26 Mart 1922 tarihinde Emirdağ (Afyon)’a gelmiş, buradaki birlikleri denetledikten sonra 28 Mart’ta Bolvadin (Afyon)’e, oradan da Çay (Afyon)’daki l. Ordu Karargâhına geçmiş, buradaki incelemelerinin ardından 31 Mart’ta Akşehir (Konya)’e gitmiş, 1 Nisan’da da 5. Süvari Kolordusunun karargâhının bulunduğu Ilgın (Konya)’daki 5. Süvari Kolordusunun manevrâsına katılmış, 1-4 Nisan’da Konya’da hazırlık ve ikmâl çalışmalarını gözden geçirdikten sonra Batı Cephesi karargâhının bulunduğu Akşehir’e dönmüştür. Başkumandan’ın 27 Mart-4 Nisan’daki Batı Cephesine yönelik teftiş gezisine Sovyet elçisi Aralov ile Azerbaycan elçisi Abilov da katılmıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
İrfan Paksoy Arşivi