Kaç yıl oldu bu insanların ülkesi tarumar olalı. Yerlerinden yurtlarından edildiler. Sığınmacı, mülteci, ensar oldular ama bir türlü de normal insan olamadılar. Normal insan olmanın ne demek olduğunu bir Suriyeliye sorsak sanırım en iyi o anlatırdı. Mal, mülk, ırk, yakışıklılık, güzellik, avukatlık, mühendislik vs. değil sadece normal insan olmak.

Ülkemizde artık her yerdeler. Kim sığınmacı kim yerli inanın belli değil. Bunlar kaç kişiler, bunlara ne kadar harcanıyor, bunlar ne kadar menkul değer sahibi belli değil. Ne zaman gidecekler işte o hiç belli değil.

Güncel bir habere göre Almanya'da hükümet, Nitelikli İşgücü Göçü Yasası'nı cuma günü onaylamayı planlıyormuş. Yasa taslağına göre sığınmacılara ikinci bir şans elde etme hakkı verilecek, turist vizesi ile gidip iş bulanlar ülkede kalabilecekmiş.

Burada dikkat edilmesi gereken şey sayılar, tutarlar, oranlar değil. Uygar bir ülkede toplumsal bir sorunun çözülme şekli. Belirlenen sorunu en yetkili mercilerinde tartışacaklar ve bir karar alacaklar. Meclislerinin toplanma amacı tabi ki Suriye’nin refahı ya da dünyanın geleceği olmayacak; kendi ülkelerinin yararı adına doğru şeyi bulmaya çalışacaklar. Gördüğünüz üzere orada yapılan bir çalışma, kayda değer bir özellik taşıması nedeniyle bizim ülkemizde de haber oluyor.

Bize gelince Suriyelilerin durumu nasıl olacak halk olarak hiçbir bilgimiz yok, yetkililerin bir çalışmasının olduğunu da maalesef göremiyoruz. Seçimlerde muhalefet gitsinler dedi, iktidar kalsınlar dedi. Ama sorun hala ortada duruyor ve bunun için toplumsal uzlaşı içinde bazı kararlar almamız gerekiyor diye düşünüyorum.

Suriyelilere vatandaşlık vermek, çalışma izni vermek, halkın vergilerini onlar için harcamak, onları sigortasız çalıştırmak çok basit, sıradan şeyler mi sizce? Bu sorun çok yakında bitecek gibi duruyor da ben mi göremiyorum acaba?

Kişi başına düşen milli gelirin hala çok düşük olduğu ülkemizde, gerçek sayısından bihaber kaç kişiyle daha ekmeğimizi paylaşıyoruz kim bilir… Aslında ekonomik krizin maliyet hesabının da doğru yapılmadığını gösteriyor bize bu durum. Bu şekilde ülkedeki mülteci sayısı ve bunlara ilişkin diğer doğru veriler bilinmeden hiçbir makroekonomik veriye güvenemeyiz.

Yeni dönemde mülteci sorunu için rasyonel çözüm üretmek yapısal sorunlarımızın başında geliyor. Ülkemizin geleceği için endişelerimizin giderilmesi, makul önerilerle halkın karşısına çıkılması ve eğer ekmeğimiz bölünüyorsa bunun bilgisinin şeffaf olarak paylaşılması, bizleri yönetenlerin öncelikli görevi olmalı diye düşünüyorum.

Unutmayalım ki doğru verilerin sunulması doğru karar almanın güvencesidir.