Mahzun Ayasofya
Ayasofya açıldı. Pek çok başlık atılacak bu gün. Ayasofya mahzun idi. Ayasofya mahkum idi. Ayasofya bir öze dönüş hamlesiyle kendine geldi. Buna “Hilalin haça zaferi” “Batı yıkıldı”, gibi başlıklar atanların ileri derecede duygu istismarı yaptıklarına inanıyorum. “Biz Ayasofya’nın açılması için mücadele etmiş bir neslin temsilcisiyiz” lafları da eskiden olmadığı bir kadar ön alma çabası olduğuna inanırım. Ayasofya’nın açılmasının nasıl bir güçlü iradenin neticesi olduğu, “Türk’ün cesaretinin bir sonucu olduğunu anlatan yok. Biz de bir zamanlar bu davanın içerisinden geldik” demek çıkarcılık pay kapma hamlesidir. Hele bir liderin “Temiz alınlar secdeyle buluştu” demesi yok artık denilecek kadar boş laf olsa gerek. Üstelik kendisi cami müdavimi olsa alnı pak olsa neyse… Zaten hangi camiye gidersen git alnı zihni berrak, yüreği ak, imanı tam, yol ak yol olması gerekir. Temiz değilse de cami onu berrak etmesi ak yapması gerekir. Yoksa boşa gelmiş demektir. Zaten başımıza gelen gailelerin sebebinin de camiye gittiği halde düzelmeyenlerin olduğu bir toplum olmamızdandır. Bir cami imamı cami girişindeki panoya ”namaz kıldığı halde hırsızlık yapan, haram yiyen, zina eden, yolsuzluk yapan varsa, boşa gelmiştir” demektedir. Yani arsızı, hırsızı, yolsuzu teröristi, ahlaksızı hangi cami olursa olsun engelleyemediyse Ayasofya da mani olamayacaktır. İnşallah bir büyük heyecanla koşanların onlara bakıp onlarla görünmek isteyenlerin bu hava ile pişman olmalarına yola gelmelerine sebep olur.
Zincirleri kırılan Ayasofya! Bu zinciri düşman takmadı. Kıran da düşmana karşı bir zafer kazanmış değildir. Daha önce altı defa açılma isteğini reddeden bir hukuk sisteminin içinde yer alanların olduğu bu ülkede son olumlu kararı veren de aslında onlar değil idarenin güçlü bir duruş sergilemesidir. Daha önce 2006 yılında da açılması için teşebbüste bulunulmuş ancak o zaman ihtiyaç yokmuş ki buna gerek görülmemiş. Şimdi bu açılışa ihtiyaç duyulduğu bu sebeple güçlü bir irade ortaya konulduğu izlenimi var. Kararı verilen bir davaya gerekçe bulmuşlardır. Zaten müzeye çevirenler de sözde “baskı” denilen ama kendi kendilerine icad ettikleri bu beyhude bahaneye sığınmışlardı. “Rus komünistlerinin gönlü olsun” diye 1944 yılında milliyetçileri tabutluklarda işkence eden korkak uyuz zihniyet bu defa desteklemektedir. Esas zafer bunlara karşı kazanılmıştır. Çünkü onlar birilerinin içimizdeki uzantılarıdır.
Ayasofya’yı düşman kapatmadı ki. Düşmandan da tehlikeli olan içimizdeki beyinsizler topluluğu kapattırdı. Kutlu olsun! Yeni bir ruh kazandırsın. Yeni hedeflerin nakşedildiği merkez olsun inşallah. Sonun hayroldu Ayasofya! İnşallah ilelebed hür olursun, hür kalırsın bu aziz Türk yurdunda. Kirli çizmelerin altındaki Ayasofya özüne döndü. Bu işin siyasi kazancı olur mu? Bence olmayacaktır. Herkes bir kenarından yapışıp çekeceklerdir ancak hiç kimseye siyasi kazanç sağlamayacaktır. Çünkü evveli belli, sonrası bilinen, en son şu günkü hal de arzulanan dikkat edilen bir haldir. Bir zamanlar “Ayasofya açılsın “diyenlere” siz önce “Sultan Ahmet’i doldurun” diyenlerin arzuları gerçek olur, her ikisi de rekabet etmeden bir milli, insani yarışın içerisinde hizmet ederler. Hayırlara vesile olur inşallah!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.