Tehdit bitti mi?
Namussuzların, Türk Devleti'ni ve ülkesini darbe yoluyla işgal girişiminin üzerinden koskoca bir 8 yıl geçmiş. Oysa daha birkaç hafta öncesi yaşamışız gibi, hafızalarımızda diriliğini koruyor 15 Temmuz...
Geçen bu zaman içinde, devletimiz ve onu yöneten siyasî irade, FETÖ hainlerini, devlet kurumlarından ve ticarî hayattan söküp atmak için çok şey yaptı. Devlete sızmış 100 bine yakın FETÖ mensubu, Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın sağlam iradesi ve MHP Genel Başkanı, Bilge Lider Devlet Bahçeli’nin sarsılmaz desteğiyle temizlendi.
Tasmasını ABD ve Batılı yancılarının tuttuğu FETÖ terör/istihbarat örgütüne karşı, güvenlik birimlerimiz binlerce operasyon gerçekleştirdi.
Araması bulunan veya cezası kesinleştiği halde firarî olan çok sayıda FETÖ mensubu, bilhassa Yunanistan’a kaçak yollarla kaçmak isterken yakayı ele verdi. Neredeyse her gün birkaç hain, Yunanistan sınırında derdest ediliyor.
Buna rağmen, bazen yargı camiası içinden, kimi zaman da hassas öneme sahip kamu kurum ve kuruluşlarından kafasını uzatıyor, halen temizlenememiş olan kripto hainler.
Ticaret hayatımızda kök salmış, bir kısmı doğrudan örgüt yöneticisi, çoğunluğu ise örgütün kurduğu ‘Türkiye’yi soyma ağından’ yararlanıp, işini yürütmek, haksız kazanç sağlamak veya sınav sorusu hırsızlığıyla haksız makam-mevki elde etmek gayesiyle FETÖ’ye yamanmış yüz binlerce ‘maklubeci’ de yerli yerinde duruyor.
HAİNLERDE PİŞMANLIK YOK
Kafası ve mantığı yerinde olup, bu topraklara en azından vatandaşlık bağıyla bağlı olduğunu hisseden herhangi bir insan, 15 Temmuz’daki şerefsiz darbe-işgal girişiminin ardından, yönetici düzeyde olmayan tüm ‘FETÖ muhiplerinin’, tövbe istiğfar edip, o ahlâksızlardan uzaklaşacağını düşünür. Normal olan budur.
Fakat saha gerçekliği böyle görünmüyor. Günlük hayatta karşımıza çıkan FETÖ muhibbi veya bulaşığı bazı şahısların üslup ve söylemlerinden anlıyoruz ki, ‘ibadetle meşgul’ olduğunu sandığımız o güruh, beyni yıkanarak sokulduğu efsunlu hallerden bir türlü sıyrılamıyor.
Bu tipleri ele veren en önemli emare; bir yandan milliyetçi-muhafazakâr görünüp, öbür yandan da kıldan tüyden gerekçelerle AK Parti ve MHP’ye sardırmalarıdır.
Kendileri, bir yandan milliyetçilik, dindarlık, vatanseverlik, fakir fukaranın destekçisi ayaklarından nutuklar çekerken, cümle aralarına, ‘Tayyip nefretini’ serpiştiriyorlar. Bunu yaparken de sanki doğruluk, dürüstlük, adalet, ahlâk vs. değerler üzerinden yaparmış ayaklarına yatıyorlar.
Yakın çevremizde, hatta akrabalarımız arasında da örnekleri bulunan bu tipler, kendilerine gösterdiğimiz nezaketten olsa gerek, salladıkları ve kendilerine ait olmayan eleştiri ve iftiraları yediğimizi zannediyorlar. Oysa daha ilk cümlelerinden anlıyoruz ki; FETÖ virüsü onlara da bulaşmış.
KAFALAR KUMA GÖMÜLÜ OLSA DA MABATLAR DIŞARIDA
Yahu bir 15 Temmuz yıldönümü idrak ediyoruz. Bir yığın kelam kullanıp, yazılar yazıyoruz. Virüslü muhataplarımız, en azından birkaç yumuşak cümleyle de olsa Türk Milletinin 15 Temmuz’daki kahramanlığına atıf yapmak şöyle dursun… O güne özel üretilmiş FETÖ içeriklerini, sosyal medya üzerinden yüzsüzce paylaşıyorlar.
Kafalarını kuma gömdüklerinden, kendilerini tamamen gizlediklerini ve bizim de haklarında şüphe duymadığımızı sanıyorlar.
Halbuki, kafaları kumda gömülü olsa da başta mabatları olmak üzere, tüm bedenleri kabak gibi dışarıda duruyor.
Yani, her ne kadar devletteki gücünü ve eylem yeteneğini epeyce kaybetmiş olsa da bu ihanet şebekesi tamamen çözülmüş değil.
Muhtemeldir ki, ABD’de yaşayan Sümüklü Kardinal ölüp gittikten sonra, bu terör/istihbarat şebekesinde ciddi bir silkelenme, bölünme, miras ve post kavgası yaşanacaktır.
Örgütün elinde, nereden baksanız milyarlarca dolarlık mal varlığı ve işleyen bir düzen var. Bu rantın paylaşılması, kavgasız gürültüsüz olmaz.
TASMAYI TUTANLAR İZİN VERMEZ
Burada önemli nokta, bu haysiyetsiz haymatloslar güruhunun tasmasını elinde bulunduran ABD ve diğer Batılı emperyalistlerin, Sümüklü Kardinal sonrası için nasıl bir tasarım yaptıklarıdır.
Öyle ya, 100’den fazla ülkede itinayla örgütledikleri, o ülkelerden ciddi istihbarat sağladıkları, hatta gerektiğinde o ülkelerdeki siyasî yönetimlere karşı ellerinin altında operasyon aparatı olarak tuttukları FETÖ yapılanmasını kolay kolay gözden çıkarmazlar.
Buna rağmen, şahsî beklentim, Sümüklü Kardinal sonrasında, örgütün tepe noktasına çöreklenmiş önemli (VİP) hainlerin her birinin, kendisini daha yakın hissettikleri emperyalist ülkelere yatacağı yönündedir.
O VİP hainlerin kimisi ABD’ye, kimisi İngiltere’ye, kimisi Almanya’ya yakın duruyor. Aralarındaki ayrışma da muhtemelen bu aidiyet unsurlarına göre şekillenecektir.
Evet… Türk Devleti, FETÖ hainlerinin kulağını-kuyruğunu epeyce budadı. Buna rağmen, tüm zamanların en karmaşık, en gelişmiş, en sistematik ve en kemiksiz-omurgasız terör/istihbarat örgütü olan FETÖ’nün ülkemizden tamamen silindiğini söylemek, en hafif tabirle gaflet olur.
Tabii gaflet deyince, binlerce yıllık hafızası ve aklı olan Türk Devleti’nin, ‘yeryüzündeki en agâh devlet’ olduğunu hatırlatalım. Hiçbir emperyalist güç ve onların içimizden devşirdiği hainler Türk Devleti'ni ve Milletini teslim alamaz, diz çöktüremez. Sadece hızını keser, ayağına bağ olur.
Ve Türk Devleti, yarına bıraksa da yanına bırakmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.